20 Nisan 2014 Pazar

Roma, Tunc, Yıldız, Cota, Cihan, Ustam ve ben


Gecen haftasonu Roma’ya gittik. Aniden planladık, 15 kere vazgeçmeye çalıştık , sonunda hadi gidelim dedik. İkimizdik , basbaşa tatil. Bazen anne- baba olsanız da çift olmak için ayrı tatil , tabi yapabiliyorsanız güzel bir dinlenmedir.
Cocuksuz tatillerden ozlemlerimi hemen sıraladım :
            • Bir kere kesintisiz alkol alınacak
            • Dag tepe demeden ayaklar ağrıyana kadar gezilecek
            • Gece dışarı çıkılacak , Alp’in rahatsız olacağı kalabalık ve yüksek müzik seviyesi olan yerlere gidilecek
            • Elde bir kitap olacak kocaman, tum tatil elden düşmeyecek
            • Gec yatacağım ve tabi gec kalkacağım.

Havalimanında hiç bilmeden Elif Safak’ın uzun zamandır almak istediğim ‘Ustam ve Ben’ romanını aldım. Uçaktan indiğimde 200 sayfa bitmişti heralde, sanki beynime masaj yapılmış gibi geldi.
Roma anlata anlata bitmez. Hakkında cok sayıda blog , sayısız foto , tavsiye var.  Biz gezialemi'ni cok bilgilendirici bulduk, yanımıza aldık . 
Roma, bir acık hava müzesi . Ve çok kalabalık, o kadar cok sayıda insanı gezi parkından beri birarada görmedim!!

Milyonlarca diğer ziyaretçisi gibi, ben de Roma'dan tavsiyelerle döndüm :
  • Havalimanı transfer : Eger 4 kişinin altındaysanız , havalimanından cesitli bölgelere otobüs var.  Bolgenizi net sorun bu cok önemli.  Ayrıca evet denen herseyi 3 kere sorun , İtalyanlar İngilizce konuşmuyor ! Biz 2 kere bilet almak zorunda kaldık. http://www.sitbusshuttle.com/en/  hem Vatikan hem Termini bölgesine ulaşan otobüslerdir. (Önceden internetten almak yer önceliği sağlıyor) 
İkinci opsiyon ise 4-5 kişiye kadar kişi başı 11 € ‘ya kadar pazarlık edilebilecek özel arabalar. Biz bunu dönüşte kullandık . florinioankncc@gmail.com ve ya +393772698894’ten Florin’i arayıp havalimanına da gidebilirsiniz.
  
  •       Otel : Otelimiz Hotel Diplomatic. www.hoteldiplomatic.it . Roma evleri gibi kucucuk ama lokasyon süper ve temiz. Vatikan civarında ev bulmak da mümkün ama biz oteli tercih ettik. Kalmasak da araştırmalarımızda Serdar Kuzuluoglu’nun The Duke’te aklımız kaldı doğrusu (http://www.thedukehotel.com/)
  •       Nereleri görelim?  
                      a.    Vatikan ve Pazar Ayini : Eh Papa’yı da görmeden olmaz. 
vatican sunday ceremony




b.      San Pietro : Şans işte romanımı nasıl almışım , tam kilisenin ışıklarına bakıyorduk. Aklımdan ilk geçen : Ne kadar cok ışık alıyor burası?oldu , sonra bir kafede oturduk kitabımı açtım . Hoooopp, 1570 lerde bir sabah Mimar Sinan (Usta) Cihan’a (cırak) Italya’ya giderek  Michelangelo ’yu görmesini söyledi. İki çırak kendilerini Roma’da buldular.
‘Michelangelo San Pietro’yu yenilerken küçük pencereleri çıkarmış , yerine daha az sayıda ve daha büyük dolayısıyla daha çok ışık alan  pencereler koymuştu…..
Pozzolana dedikleri kahverengi bir maddeyle karıştırıyordu kireci, zamanla çatlayıp küf tutuyordu.
Kısacası 2 ayrı zamanda San Pietro’yu gezdik. 
Sinan’ın, Italyan mimarisini incelediği o günlerde İstanbul güzel bir sehirdi. Yıllar geçti şimdi, biz onu doldurduk ve yorduk . Bugun Roma’da AVM ler ve Avrupa’nın en uzun binaları yok . Onun yerine orman ve çimen var.
Sinan dediki : Şehirler de insanlar gibidir. Yapılan her gayri meşru bina İstanbul’un kalbine çakılmış bir çividir. Roma’yı gezerken içimden İstanbul’dan özür diledim.

c.       Colosseum

d.      Fontana di Trevi: Aşk cesmesi ve ya üç yol çeşmesi olarak geçiyor.

e.      Piazza di Spagna: İspanyol Merdivenleri

f.        Pantheon Tapınağı

g.       Piazza Venezia: Venedik Sarayı:  Bembeyaz  ,burada Pozzolana kullanılmamış, çok güzel  ve tüm şehri görebileceğiniz bir terası olan bu Saray İtalyanlar tarafından en bahsedilmeyen eserlerden .

h.      Castel Sant'Angelo  : Burası favorim.  Kiliselerin hepsini çıkarsanız Roma’da milattan öncelerden beri varlığını koruyan o  kadar derin bir tarih varki . Burada Hadrian’i öğrendim. Eski Roma’da  altın çagı yasatan 5 en iyi kraldan üçüncüsüdür.

  •           Yemek :  ilk söylemem gereken rezervasyon yaptırın ve geç kalmayın

a.       Maccheroni: http://www.ristorantemaccheroni.com/   : Bizzat İtalyan  birinden aldığımız bu tavsiye sayesinde ilk aksam Roma iç sokaklarında güzel bir yemek yedik. Herşey cok lezzetli, ev sarabı başarılı ve limoncello mukemmel

b.      Enzo: http://www.daenzoal29.com/ : Burası Trastevere bölgesinde, herhalde bu küçük yerel restoran hayatımda en güzel yemekleri yediğim restoranlar sıralamasında ilk 5e girmiştir.  İnsanlar cok sıcak , yemekleri muhteşem.  

c.       Cacapranica: http://www.enotecacapranica.it/en/: Roma’da guzel pizza yenecek az sayıda noktadan. Turistik merkezlerin biraz gerisinde , rahat bir oglen atıştırması için mükemmel.
  •        Alışveriş: 1 Euro = 3TL dengesi ne kadar bizi yıksa da , sunu farkettik . Markası için para verilen neredeyse tum markalar İtalyan : Prada, Gucci filan falan .  Hepsini  İspanyol merdivenlerinin karşı sokaklarında bulmak mumkun, mağaza dekorasyonları muhteşem. Zaten istekli olarak pazarlama tuzagına düştüm, bir çanta aldım.  Makarnalarımızı ise direk bir mahalle marketinden aldık. Italya’da bizim yufkacılar gibi makarna açan dukkanlar var, bozulabilir diye güvenemedim , sonra keşke alsaydık dedik.



Gittigimiz tarihten oturu , annemi andık , 11 yıl once cenaze basında 11 yıl sonra Roma’da Trastevere’de bir sokaktaydım. Zaman aktı iste, o gun sanki o da geldi gezdi. Gitmişti Roma’ya olsa , o da bir kac fikir verirdi.
   
                                                                                                                 
Roma, bana Avrupa kulturunu daha net gösterdi, kapitalizm ve Hristiyanlık arasındaki benzerlik ve belki de birbirini doğurma hikayelerinin altını cizdi.
Meryem figürlerini izlerken hep şunu duşundum , en buyuk yalan Dunya’ya sekil verecek milletlerin inanışı olur mu ? Olur , olur..



3. gun sonunda geri dönerken artık yolda gordugumuz çocukları sevmeye başlamıştık, cok özledik Alp’i .

Alp de bana kocaman bir kalp yapmış , babaannesine annecim seni cok özledim yazdırmıştı. Kısacası kavuşmamız son derece romantik oldu. Alp’i kocaman olmuş arkadaşları ile Italya’da backpacker çantası ile hayal ettim. Aksam Trastevere’de, sabah  Pantheon’u gezerken, ‘kocaman bir delik bırakmışlar, yukarıdan kar yagmus ne varsa içeri giriyormuş olum’ dedi belki. Bilmiyorum ben oyle hayal ettim işte , o kadar sevdim demekki Roma’yı