12 Ocak 2016 Salı

Fikirler Alternatifler: Welcome to Miami -- Alp ilk Roadtrip

Fikirler Alternatifler: Welcome to Miami -- Alp ilk Roadtrip: 6 yasında oğlumla ilk uzun araba yolculuğumuz  Avrupa’da çalışmanın mutluluğu ile 2 haftalık Christmas tatilimizi mecburi iş yönümle bi...

Welcome to Miami -- Alp ilk Roadtrip

6 yasında oğlumla ilk uzun araba yolculuğumuz 

Avrupa’da çalışmanın mutluluğu ile 2 haftalık Christmas tatilimizi mecburi iş yönümle birleştirip bir Florida turu yaptık.

Bu guzel resim Miami değil :) Ft Myers!


Uçak:
Miami’ye gitmek için neredeyse her havayolunun ucagı mevcut , bu yüzden cok bir avantajdan bahsemeyecegim. British airlines ile ilk gidişimizde araba koltuğumuzu kaybettik. Neyseki online olarak registration yapabiliyorsunuz . Daha gezimiz bitmeden koltuğumuzun belirttiğimiz ucreti hesabımıza konmuştu.

Sezon:
Miami Aralık ayında sayılı havası garanti güzel yerlerden bu yüzden aslında bayağı yanlış bir hareket yaptık.  Sadece bizim gibi Avrupa’dan ve ya Rusya’dan seyhahat eden yoktu . Bir hayli Amerikalı yerli turist ile son derece kalabalık bir tatilimiz oldu .
Bunu normalde hic tavsiye etmem , ama 10 derecede aylardır gunes görmemiş olduğum için Miami’ye indiğimde yuzum hep guldu  . Gunes yeterli derecede güzel bir sey !!


Ulaşım :
Arabamızı havalimanindan kiraladık. Havalimanı  son derece düzensiz , ama en azından iner inmez Mia adı verilen bir iç tren hattı ile kiralık araba noktasına ulaşabiliyorsunuz.
Alamo kiralama yaptığımız sirketti , ama budget , avis gibi bir cok marka var.
Onemli bilgilerden biri ise kiralanan arabanın Sun pass’i olmasını sormak. ( Tıpkı bizim OGS gibi ,  5 dolara satın alınabilen  bir sticker ve aslında arabada otomatik bulunması gerekiyor)  Biz bunu yapmadığımız için sürekli yollarımız ne olur ne olmaz diye değiştirmek zorunda kaldık!
Araba koltuğunu kaybetmemiz cok uzucu olmadı . Florida eyaleti kanunlarına gore 6 yas itibari ile çocukların sadece normal emniyet kemeri kullanıp arka koltuğa oturmaları yeterli.

Arabamıza atladığımız gibi , kendimizi South Beach - Ocean Drive’a attık .



Cocuk için
1.      kıtalararası yolculuklarda dikkat  : Jetlag size olmasa da ona olacak , cocugunuzu zorlamayın , uyuyunca uyuyun cok erken kalkacak

2.       Miami’de gunes yakacak!!!
İlk gun 60 lik bir gunes kremine Wallgreens’den ulaşabilirsiniz .
Mumkunse otelinizi semsiye sağlayan birinden tercih yapın.  Miami , Florida veya Amerika ‘da tatil Turkiye’de Bodrum’da bayram tatili yapmak gibi , ihtiyacınız olan seyleri önceden elde etmekte fayda var , sonra cok pahalı olabilir, veya mumkun olmayabilir.



Tatil
En güzel an , Alp’in ayağının denize değdiği andı .
Aslında hic program yapmaya gerek yoktu.  Deniz dalgalı ama eğlenceli, kumsal uçsuz bucaksız.
Kumdan kale yaparak butun bir gun geçebilir.
İlk 3 gunumuzuRoom Mate Lord Balfour otelinde yayarak geçirdik.
Aksamları ise genelde yuruyus yaptık beğendiğimiz yerlerde yemek yedik. Tavsiye etmek istediğim tek bir yer var. Jalapeno . Hem güzel zaman geçirdik , hem de muhabbetimiz güzel oldu.


Alp ve Tunc bir gun yan adadaki seaaquiarium’da geçirdi.
Protesto ettiğim bu park programına ailemizi temsilen ben katılmadım!
Ama aslında biraz saçma bir mücadele oldu . Amerika gerçeği bu , hersey fiktif , hic birsey doğal alanında değil.






Yola çıkmadan once ise tabiki de ilk shopping turumuzu yaptık . Sawgrass Outlet. Once bir  valiz aldık ! Sonrada bir suru gereksiz alışveriş ... 
Klasik olarak ‘keske buraya geleceğimize plaja gitseydik’ diye sikayetten sonra kendimizi Gap, Tommy gibi Amerika’da nedense daha ucuz olduğuna inandığımız dükkânlara attık , ve başladık tüketime !
Benim burada en güzel tavsiyem ( tabiki de burada yasayan yakın dostlarımdan birinden öğrendim) TJ max gibi teshir urunleri satan mağazalar.


Ertesi gun sahilden ‘trip’imize başladık ve Key West’e kadar uzandık. Tam 7 saat suren yolculugumuzda Amsterdam’da tum kullanmadığımız araba kullanma enerjimizi harcadık.
Ama değdi.


KeyWest tatlı bir kasaba , içinde bir cok dukkan var, sirin bir sahili var.  Guzel olan tarafı sokaklarda yürümek etrafa bakınmak ve canınız istenilen noktada durmak mumkun .
Kendi içinde araba kullanma sartı yok .
Gecirdigimiz 2 – 3 saat sonrasından Miami’ye geri donduk , hatamız burada kalmamak oldu ki , gitmeden bunu öneren Cansu arkadaşımıza buradan ne kadar haklısın diye yazmak isterim.
Key West’te daha once cok beğendiğimiz bir barbaku restoranı olan Benihana’da yemek yedik.   
Guzel olan bir tesadüf de Benihana restoran sefinin Onur olmasıydı , Dunya’nın obur ucunda bir Turk ile tanışıp onun hikayesini dinledik.



Key West’in en önemli ozelliklerinden bir tanesi Dunya’da sayılı gun batımlarına sahip olması . Gokyuzunden gunes ayrılırken adeta bir gok kusagı goruyorsunuz. Her renk var.
Ertesi gun otelde tanıştığımız bir ciftin ve benim ders arkadaşım sevgili Isabel’in  tavsiyesine uyarak Sannibel adasına doğru yola çıktık.

Bu an itibari ile Alp’in 6 yasında bir çocuk olarak sıkıldığından bahsetmek istiyorum .
Cocugu tekrar roadtrip ‘e motive etmek, emek istiyor.  Arka koltukta saatlerce yolculuk etmek kolay değil.
Alp’ e Amsterdam itibari ile bir çanta yaptım . Buraya hep zaman geçirmeyi sevdiği seyleri ve ona sorumluluk hissettirecek seyleri koydum ( Hollandaca bir kitap , kızmabirader , boya kalemleri , ve  yılbaşında okulda hediye edilen dinazorları)
Tunc ise aktif olan yastık savası , kumdan kale , midye kabuğu toplama vs kısımlarında aktifti.
(Bu tatilde Alp Ipad ile oynamadı . Hep bizimleydi. Muhabbet ettik ve beraber oyun oynadık.  Alp kadar I pad’ e düşkün başka çocuk bilmiyorum. Hepimiz bunu  yapabiliriz. Benim cocugum olmaz demeyin.)
Sannibel adasına giderken Everglades parkında durduk . Hayatımda ilk kez meşhur air propeller ‘lara bindik.

Everglades , herhalde dünyanın en büyük doğal parklarından birisi. Gittiğimiz yer sonsuz genişlikte sazlık bir arazi,  aligator, domuz , geyikleri ve bir çok kuş türünü barındırıyor. 
Aligator gormek için çok heyecanlandıysak da olmadı.  Yine de doğayı çok beğendik , Alp de hızlı giden propellerdan cok etkilendi.

Ayrıca turistik aktiviteler olan kucuk balıkla buyuk balık ve pelikan besleme aktivitelerini de yaptık. En azından  bir sekilde orada yasayan canlılar ile  beraber olmamız iyi oldu.


Everglades’den sonra 3 -4 saat daha giderek , otelimiz La Quinta’ya ulaştık . Dıııddtt yanlış secim . Diger otelleri bilmiyorum ama ne yazikki korkunç nemli ve kuflu bir otelde kaldık.
Bunu Tripadvisor ve booking’e de yazdık. Umarım dikkate alınır. Saglımızı negatif etkiledi!

La Quinta,  Sanibel adasında yakın halen kara tarafında bir oteldi. İyi olan burada 3 noktaya hakim olmamızdı . Ada,  Ft Myers sahil ,  ve Naples 

Deniz cok başarılı diyemem , ama enteresandı , kum yerine heryerin midye kabuğu ile kaplı olması görmeye değdi.
Alp butun gun kabuk topladı. Canlı midyeleri arkadaş edindi ve onlara ev yaptı. Ayrıca , hayatımızda ilk kez doğal ortamında rakun , kunduz gorduk.
Florida martıları cok insan canlısı , deniz kenarında bizden çekinmediler, onları ekmekle besledik.
Aksam ise Naples’a gittik. Birden sanki Italya Sardunya adasına girmişiz. Dunya değişti. Muhtesem bir restoran’da yemek yedik , cadde üzerinde yuruyus yaptık. Kuflu odamıza dönmeden kendimize iyi bir treat verdik.


Naples insanı rahatsız edici derecede lüks ama inanın güzeldi. Her yer istinasız Italyan retoranı , kafesi , oteli vs idi. Zaten yasayan herkesin üzerinden Italyan markalarını okumak cok kolaydı.
İnsanların giyimlerinden evlerin sasasına  o adanın yanında burası ne arıyor dedirtti bize .
Bir yandan biraz hoşumuza giderken , diğer yandan da yine Avrupa’da huzur bulduğumuz sosyal toplum düzenini özleyip , Amerika’da olan bu zengin fakir ayrımına uzulduk. Ulkemizi de hatırlattı



Ertesi gun Cape Canaveral’a doğru yola çıktık. . Cocoa beach ve Kennedy Space center’ı ziyaret ettik.
Cocoa beach güzel ama biraz gelişmemişti, ya da doğal ortamında diyelim. Buradaki otelimizi de yazmadan geçemeyeceğim.Otelde havuza girerken birden insanlar odalarına çekilmeye başladı , (bizim Alp ile bunu yapmamız mumkun diil) Meksikalı geniş bir aile geldi.
15-16 yasında 5 -6 cocuk suya girip deve guresi yaptı. Bunu Turk’ten başkası yapmaz diyorduk neyse başka kıtalarda taklidimiz varmış.  Meksikalı amcalardan biri ortada bir şezlonga oturdu , diğer erkanı onun etrafına dizildi. Sonra anne  geldi o da amcanın yanında yerine aldı.  Etrafa bir suru kucuk çocuk da geldi biz de anladık La familia ile beraber tatil yapıyoruz. Otelin geri kalanı 70 plus Amerikalı teyzeler ve amcalar etraftan çekildi , Alp ise masa tenisini keşfetmekle meşguldü . Neyseki yanlışlıkla kafalarına  bir kac kez masa tenisi topu atmamıza rağmen bir komplikasyon olmadan otelden ayrıldık .

Kenedy Space center Alp için cok heyecanlı olacaktı güya - itiraf edeyim en cok ben heyecanladım.
Sonuc ise basit umarım bir gun bloğuma bugun Ay’a gittik yazacağım !  En azından oradan çıkarken hayalini kurabildim.   Gezimizde en görülesi gereken yer batch'ini buraya veriyorum. İnsanın neler yapabilecegini görüyorsunuz! 


Ertesi gun ver elini Orlando . 4 bucuk saat yol!
Wyndam’a vardığımızda otelde ağlıyorduk .  İyi bir oda , rahat bir yatak , yoruldukkk. Neyseki bizi üzmediler.
Tam 10 gun geçmişti bile . Yollarda zaman su gibi aktı. Alp artık araba durduğunda yemek mi otel mi ? diye sorabiliyordu.
Roadtrip sonunda literatürüne girmişti.  Gezmek , görmek Tunc ile benim için en buyuk tecrübe, biz bunun için yasıyoruz .Bu yuzden Alp'in de katılımcı olması bizim için cok onemli 


Orlando seyahatimizde ilk gunumuz kabus gibiydi . Sonsuz kuyruklara girerek Mickey ve arkadaşlarının tadını çıkarmaya çalıştık. Cok yorulduk, 5-6 yere ancak girebiledik. Hava sıcaktı. Bittik ve bittik. En son turumuz saat 7 deydi.  Seven Dwarf mine train. Ama tren bozuktu. Gidip 
cimenlere oturduk . ve birden canlı bir nutcracker gosterisi başladı. Canlı tiyatro bambaşka. 

Christmas’ı sectigimiz için  cok pişmandık , kalabalık dehşetti ama birden kalenin onundeki canlı sovu izlemeye başladık , adeta büyüleyiciydi. Nutcracker' dan sonra Alp’in biricik sevdiceği Elsa geldi , yine güzel bir canlı sov izledik.




En son 8 gibi havai fişekler başladı. Butun gun popcorn ile beslenmiştik, yorgun ve kirliydik , ama Alp mutlu oldu. Onun yılbasısı o gundu bence. Ve tabi Disneyland’ı kendi cabaları ile savunmaya çalıştı. Surekli babasına ama babacım sen Mickey’i neden sevmiyorsun yoksa İngilizceyi de mi sevmiyorsun diye sordu.

Alp mutlu olunca biz de otelimize yorgunluğumuza değdi diye donduk. Yine de siz siz olun , Xmas’ ta gitmeyiinnnnn!

Super guzel bira tadımımız

Ertesi gun ikinci alışveriş roundumuzu yaptık. Evet tabiki de artık tüketime alışmıştık. Orlando’da Premium outlet’ e gittik.

Shopping mall’lar Alp için cehennemdi , hep cok sıkıldı. Genelde birimiz alışveriş yaparken diğerimiz onu oyaladık. O gun benim yüzümden alışveriş uzun surdu , cok uzuldum. Daha sonraki iş gezim için kıyafetlerimi yanlış almıştım. Ama outlete geri donup eksiklerimi tamamladık.

Aksam ise BJ de güzel bir yemek yedik.
Bu restoranda cok güzel biralar içtik. ( Ahh yine de evimizi özlemiştik. Guzel bira arayışı bunun içindi)

Orlando’dan gitmeden önceki gun bir helikopter gezisi ayarladık. Kısa bir turdu ama bizim için bir ilk oldu :)


Öncelikle kalkış iniş konusunda bir takım basit bilgiler edindik , ama tabi cok turistikti. Saga dön foto, sola dön foto . Yine de check markı bastık ne diyeyim.
Butun bu programlar bitince yeni yılımızı geçirmek uzere Miami’ye geri donduk .
 4 saat! Sonrasında yeni otelimize geldik. (Marselles) 


Yılbası programı :
Yeni yıl hediyemiz otelden geldi . Hic odaları kalmamıştı bize süit oda verdiler!
Buradan sonra programsız ilerledik. Sabahları denizimize girdik. Aksamları yakındaki Espanyol yolunda Cuba restoranına (Havana) gittik. Yuruyus yaptık. Sabahları Rosetta’dan Italyan focaciomuz ile kahvaltımızı yaptık.
18. cadde de kaldık. Burası Naples kadar olmasa da yine bir Italyan atmosferine ve biraz da fazla araba gosterisine sahipti. Aynalı Lamborghini gorduk !


Yeni yıla ise yolda girdik . Ocean Drive’a doğru yuruduk bir palmiye ağacının altına Alp’in resim defterinden kopardığımız sayfaları yaydık. Alp dayanamadı uyudu.
Onumuzde buyuk bir klup vardı. Superdiler sahnede sarkılar soylendi , 30 dan geri saydılar !!
 DJ eşliğinde ve inanilmaz bir havai fişek gosterisi ile yeni yıla girdik.


Ama etraf son derece güvenliydi, sokakta rahattık .
Biz sarhoş olduk
O aksam Alp ‘i tam 6 cadde kucağımızda tasımısız.
Gece otel odamıza geldiğimizde Miami’nin iki en buyuk otel ve  gece klubunun yanında kaldığımızı anladık.
Neyseki o kadar yorgunduk ki , saat 5-6  ya kadar surdugunu dusundugumuz partiler odamizin içinde yankılansa da biz uyuduk.
Ertesi gun yine plajımızda mutlu mutlu yattık.
Sıfır telaş ... 
 Esyalarımızı valize tıkıştırmaya devam ettik.
Tatil boyunca buraya yılbaşında gelinmez , cok yorulduk dememize rağmen , ayrılmamız zor oldu.
Ama tabi tatil bitti..
Ve tabi bu uzun tatilim uzunn yazısı da :)



2 Mart 2015 Pazartesi

Maldiv Tatili


Kendimizi Amsterdam soğuklarına katlandığımız için ödüllendirdik ve Subat tatilinde Maldivlere gittik. İlk Asya uçuşumuz olduğu için de biraz farklı bir onemi oldu bizim için ..


ULAŞIM:
Programımız once karar vermek ve tatil bütçemizi kenara koymakla başladı J Maldiv tatili cok ekonomik diyemem J   Yine de ekonomi yapmak  mumkun .  Biz de kendi acımızdan Amsterdam yerine Duseldorf’tan  uçarak bunu yapmaya çalıştık.
Uzun lafın kısası , evimizden  bir tram, bir tren , 2 ucak , bir bota binerek yaklaşık 14-15 saatte kendimizi  Maldivlerde 1000 kusur adanın içerisinde seçtiğimiz Velassaru otelinin bulunduğu adaya attık. Emirates ile Dubai aktarmalı uçtuk. İlk kez bu havayolu ile uçtuk ÇOK memnun kaldık.  Aynı programı İstanbul’dan da yapmak mumkun ama THY nin direk ucusu var.  Sanırım cogu zaman tercih sebebi oluyordur.


PROGRAM:
Maldivler’de bir cok güzel yer var , herkesin hikayesi ayrıdır . Biz kaldığımız oteli ve adayı cok beğendik .
Gider gitmez yorgunlugumuzu atmak için hemen denize kostuk !! Tabi o sırada içeride görebileceğimiz minik köpekbalıklarını düşünmemiştik (en azından ben biraz daha açıkta olduklarını varsaymıştım) o yüzden de bir Akdenizli olarak direk suya atlayıp soyle derinlere kulaç attım .  İlk ve son kez = şnorkeli takmadan önce!
Sonra biz de şnorkellerimizi taktık  . O anda anladım, bir akvaryumun içinde yüzüyoruz adeta. .
Sonraki günler rutinimiz oldu. Sabah 12 ‘ye kadar şnorkel yapıyoruz. Tıpkı Afrika’da safari gibi adeta deniz safarisi yapıyoruz.  Genelde renkli uçları bulunan mercan ve ya süngerlerin içinde zebra balıkları ,  kucuk Trigger’lar sevimli sevimli yüzüyor .. Deniz kıyısı barbun ve zargana dolu. Unicorn ilginç balık, kafasınının önünde minik bir boynuz var.  Genelde hersey zararsız ama ben Titan Trigger ısırdığı için bir sure sonra ben  cok  açılmamaya başladım.  Sonuçta check listimizi tamamladık .
  ü  Stingray = Vatoz
  ü  baby whale shark = Bebek balina
  ü  baby shark = bebek köpekbalığı görebildik. 




12 den 4 e kadar ciddi bir sıcak soz konusu , biz Turk’e bir sey olmaz dedik ama 50 faktor kremlerimiz üzerimizde olmasına rağmen ciddi yandık.  Maldivlerde iyi bir yüzme kıyafeti (swimming shirt)almakta fayda var. Biz normal T shirtlerimiz ile yuzduk . İyi ki Alp için yanımıza gerçek bir yüzme kıyafeti almıştık. Tabi 2 dereceden gelince bir gunes  gorgusuzlugumuz soz konusu olduğundan da ilk bir iki gun 12 – 4 arasında gölge de biraz dinlenemedik . Havuz ve denizde yüzmeye devam ettik : )




4 ten sonra 6- 7 ye kadar şnorkel ve kano yaptık. Dedigim gibi bebek balinacıgı görmeden once kanoya bindik rahat rahat ama ben sonrasında tırstım doğrusu…




ÇOCUK SNORKEL SEÇİMİ:
Alp’e Hollanda’dan aldığımız şnorkelleri kullandırtamadık.  Plastikleri cok sertti ve kolay hava ve su alıyordu. Sonunda oradan bir set istedik. Çok daha yumuşak plastikten ve kolay kullanılır olması gerekiyor.  Altında kalan az suyu hapsedecek bölümlü bir boru kullanmak daha rahat . Her zaman ağız kısmının dişleri ile rahat ısırabilmesi gerekiyor.
İlk dalış önemli , bir seyi sevmek için hele bizim gibi kısa bir tatil programı varsa …
Alp ile 2 gun uğraştık.  Gozlugu değiştirince daldı. Sonra da çıkaramadık


YEMEK :
Yemek konusu rahattı . Afrika gibi zengin bir doğası olmasına rağmen burası tum dünya mutfağını bünyesine taşımış .
Ketçaplı hamburger ve patates kızartması ile oglen Alp’i doyurmak cok kolay oldu.
Aksamları cok bir hareket yok. Yine de bizim kaldığımız otelde aksamları güzel canlı müzik oldu.

ODA:
Velassaru’da  2 tip oda var, bungalov ve ya villa. Sanırım Villa daha kalabalık aileler için.
Sonra da deniz ustu ve ya plaj olarak ikiye ayrılıyor. Yani bir beach bungalovda kalınabilir, ya da bir sea bungalov .
12 yasından kucuk çocuk olunca deniz uzeri olan odaları seçmek mumkun değil. Zaten iyi de oluyor , cunku bu odaların denize direk kendi merdivenleri ile inişleri var ve tehlikeli.


Bizim kaldigımız oda bir beach bungalovdu . Hollanda’daki evimiz ile aynı metrekarede := )
En hoşumuza giden duşumuz oldu, acık havada ve doğal bir kac tasın üzerinde duş yaptık!

Odadan çıkınca karsı yola geçiliyor,  ağaçların arasını açmışlar ve yürüyerek plaja gidiyorsunuz. 2-3 sezlong var. Burası sizin yeriniz oluyor J


Sosyal bir aile olarak cok uluslu bir tatil yaptık. Ucakta bir cok Rus aile vardı. Otelimizde ise Cin, Rusya, Hindistan, Arap  ve bilmem neden İsvicre’den bir cok insan vardı.  Alp’in bir cinli kız arkadaşı oldu ..

En komik tarafı bizden başka tek Turk ciftin Kadıkoy’den olması diyebilirim!! Her yerde birbirimizi buluyoruz dedik J J

5 gun hızla geçti,  geri geldik. Bugun Alp’i okula bırakırken herkes yüzümdeki kocaman gülümsemeden bahsetti, demekki tatil sonuca ulaşmışşş J







7 Aralık 2014 Pazar

Amsterdam Light Fest

circle of life


Her sabah karanlıkta uyanıyoruz ama bir işe yaramış!
Hollandalılar haliyle aydınlatma üzerine ihtisaslaşmışlar.

Amsterdam Light Fest her sene oluyor. Bir çok aydınlatma enstalasyonu var. Bir çok müzede farklı eserler sergileniyor ve aynı zamanda sehrin etrafında merkezi kanallarda sanki bir açık hava galerisi yapılmış!

Yeni Amsterdamlılar olarak bisikletlerimize atladık, http://www.amsterdamlightfestival.com/en/programma/2014-2015/water-colors/ dan bakarak gezdik

Ailecek olduğumuz üzere ' a İstanbul'dan Ayse geldi' ile Cafe Kroon'da stop alınan , ya da 'anne cok acıktım' ile Mc donalds kids menu için sıralarda beklenen  ama yine de self disiplinim(iz!!) sayesinde en azından batı yakasındaki çoğu eseri görebildiğimiz keyifli bir rota yaptık.

Web sitesinde en çok etkilendiklerimden , gezerken en az etkilendim , kısaca gezip gormek lazım :)

Favorim Arborencence oldu, sanki su ışık olup yukarı çıkıyor gibi... Tekrar okudugumda da hayran kaldım..
Arborescence looks like a crossing between a system of advanced streetlights and the porous stems of a mystical mangrove forest teeming with fireflies and glowworms. The elements float on pontoons on the water’s surface and are illuminated from below by way of sensor-equipped LED lights that react to the movements of the water.
Is this what the near future looks like? It could be. Arborescence is the visualization of an idea, the application of new technological possibilities in regards to energy use, packaged in an appealing setting of a set of trees, which are among the main energy suppliers of mankind. 



arborescence


gatekeepers

universate



BU İSE BİZ ALAKASIZ BİR AGAC ONUNDE :))))



6 Aralık 2014 Cumartesi

Delight Yoga'ya basladımmmm





Artık soguk ilk gunku kadar yormuyor. 
Herseye alışıyormuş insan gerçekten. 
Sabah kanalların arasından ;Delight Yoga'nın Weteringschans subesine ulaştım 
Tekrar yogaya gidiyorum , o kadar güzel ki!!!

Eski bir apartmanın en ust katında yuksek tavanlı mumlarla aydınlanan odadan dışarı bakınca Amsterdam'ın eski evleri ve guzel bir kanala bakıyorsunuz. 


İçeride guzel sakin bir muzik. Sabahın 8:30 ugunda bile olsa güne güzel başladım... 
Burada çoğu zaman kendimi düşünmekten alamıyorum . 
'İyi' yaşıyoruz burada, daha karışık bir tanıma gerek yok.. 
1 saatlik Astanga dan sonra bu sefer museum plein' dan eve döndum. bisikletimle tabi :)

Bu arada Ece sayesinde ögrendigim bu yoga merkezi gayet başarılı . Delight Yoga' nin 3 şubesi var , o yuzden Amsterdam' da nerede oturdugunuzun bir onemi yok erişim kolay . Hersey online . Username ve password ile direk giriş yaparak derslere yazılıyoruz. Onceden hazırlık yapmakta fayda var tabi hemen doluyor.
 
İster tek ders alın (15 €) , ister aylık sınırsız alın (70€) . 
İlk baslangıc için ise 50 € luk bir introduction paketi var. (1 ayda 10 ders)




29 Kasım 2014 Cumartesi

Güzel Amsterdam Evleri

Bu şehir, kendine has dış görüntüsü ile olduğu gibi iç dekorasyonlarıyla da bizim memleketten oldukca farklı :))))


Fotograf cekimi için gittiğimiz evlerde cok guzeldi.












Hollanda'da duvar, yer döşemeleri vs genelde ev sahiplerinin kendi işçiliği, bu yuzden cok farklı ve herkesin kendi zevkine ve becerisine ozgu tasarımlar görmek mümkün .


Bir çok mobilya hiç boyasız sadece üzerlerinde basit bir cila var, ama ağaç olarak kaliteleri çok iyi.



Yüksek tavanlar , gri beton zeminler ,  içiçe girmiş yemek alanı , mutfak ve salon yanında alakasız bir giriş , ve o girişte olağanustu sasırtıcı bir piyano mesela. 




Ya da mutfakta kocaman bir tablo!!!  yine de begendigim bir tarzları var.





Onun dışında ise Aralık ayı burada çok önemli ! Madridden gemiyle Sinter Klaas gelmişşş . Dünya'nin bir başka dini yalanı..  Zamanında heralde katoliklik sempatik hale getirilmeye çalışılmış. Simdi ise işin sadece eglence kısmı var .
İlk hafta kanallardan botla geçmesini izlemeye gidip , yagmur altında saatlerce beklemiştik.
Gecen hafta Alp ile mektubumuzu yazdık ve hediyesini istedik.  Sinter Klaas'a mektup yazılınca 20 Kasım'dan (sanırım :)) 5 Aralık 'a kadar Piete' ler Sinter Klaas'tan minik hediyeler getiriyor.  ( bu aralar her hafta minik bir seyler alıyoruz)
5 Aralık ise buyuk aksam . 6 Aralık cumartesi sabah kapımızı acıyoruz ve büyük hediyemiz geliyor (ve tabi bu yuzden bugun Bart Smit'te  yarım saat sıra bekledim.  hotwheelslerimizi aldık. Kasaya geldiğimde hediyenin Sinter Klaas'tan mı olacağını sordular, ayrı ozel bir paket yapılıyor, kısacası sehir sizin yalanınıza ortak oluyor!!!)







En büyük derdimiz ise Alp 'in Hollandaca ogrenmesi.
Ne yazıkki Hollandaca öğrenme surecini dili bilmeyen anne babalar olarak desteklemek zor.
Burada olan CITO değerlendirmesinde de bir sorun olmaması için simdi biraz araştırmalara başladım.
Yakın da 5 yasında cocuk nasıl hollandacayı söker diye yazarım umarımm :)



14 Kasım 2014 Cuma

Amsterdam'da Kış ... St Martin ve Sanem Kalfa


Taşındık taşınıyoruz derken ikinci ayımız bitti. Artık soguk Hollanda günlerinin tadını çıkarıyoruz.
2. Ayın sonunda Alp artık Hollandalı arkadaslar da edinmeye basladı.
Playdate (oyun saati) , sleep over (yatıya kalma) kelimeleri hayatımıza girdi.
Sint Martin  geleneklerine bile katıldık .
Alp ve arkadaslarıyla ellerinde lambalar cukulata seker topladık. Pazar gunu ise Sinter Klaas'ımız var. Noel babanın sehre geldigi gün !!



Soyledikleri gibi inişli çıkışlı duygular ile yeni hayatımıza alışmaya devam ediyoruz.
Dün ilk kez bir arkadaslarımızın referansı ile babysitter' ımız oldu. Boylece biz de biraz özgür kaldık.
İlk denememizde bisiklete atlayıp Sanem'in CD lansmanına gittik..
Guzel muzik, guzel bir sohbet .. Geldigimden beri gercekten dinlendigim bir an oldu :)
Sanem'i son derece tavsiye ediyorum.
http://www.sanemkalfa.com/

Gurbetci olarak biz Cemberimde gul oya'yı bol  bol dinledik ama dogrusu Canto de Ossanha , Blue Skies da cok basarılı..