11 Ekim 2014 Cumartesi
Meraklısına Amsterdam İlk Günler:
7 Eylül 2014 Pazar
Hollanda ya tasınma sanatları - Chapter 4 - Ayrılık
- 'Maksat muhabbet'
- 'Zaten çok sık Türkiye’ye gidip gelebileceğiz biz '
- 'yani sorun yok '
- 'özlem gurbet yok.'
- 'Hem çocuk olduğundan beri ne kadar sık görüşüyoruz ki?'
31 Ağustos 2014 Pazar
Hollanda'ya taşınma sanatları - Chapter 2
![]() |
9E montessoride bir sınıf |
Okul Amsterdam icin garip sekilde buyuk bir sorun.
Ozellikle 4 yasından sonra tasınma soz konusu ise extra dikkatli olmak gerekiyor.
Amsterdam' a en ufak bir gitme planı olan varsa bugun cocugunu okula yazdırmalı :) muhtemelen yaşı tuttugunda tasınılmış olur ve sıra gelir.
1 aylık kira kontrat surecimiz netleştiginde , okul icin bakınmaya başladık. Her yabancı gibi ilk tercihimiz internation school' lardı ama evimize yakın olanlarda yer bulamadık. Bazılarında ucretli , az bir kısmında ucretsiz olarak kendimizi waiting list'e yazdırdık. Genelde uzun formlar doldurmak ve dikkatli okumak gerekiyor.
Tum eforumuza ragmen halen bir sonuc almış degiliz.
İlk bakılan link: www.iamsterdam.com
Okullara email ve ya direk telefon ile ulaşıp bilgi alınabiliyor.
Ama dedigim gibi bekleme listeleri var ve uzun listeler .
Bugun olsa , ilk gitme dusuncemin ardından direk AISC okuluna yazılırdım.
Ama tabi onceliği işi ve kontratı netleştirme, ev bulma konularına verince bir baktım tatil dönemi geldi ve okullar kapandı.
![]() |
Henrick Keijserstraat - evimiz |
İkinci opsiyon olarak etrafımızdaki mahalle okullarına bakmaya başladık. Burada 3 farklı sistem gozumuze carptı
- Basisschool
- Dalton
- Montessori
Ana farkları okuldaki kuralcılık ve disiplin. Yukarıdan asagıya gittikce disiplin yerini ozgurluge bırakıyor.
Devlet okullarında googledan bakıp adresinize yakın okulları arayıp konusabiliyorsunuz. Yine de Dutch birinin araması daha mantıklı .
Bu noktada Avrupa'nın demokrasisi coktu!! Randevularım dısında girdigim ilk okulda Hollandalı bir kadın tarafından Hollandaca bilmeden bu okula gorusme cesaretini nasıl buldum diye asagılandım. Sallamadım tabi, ne yazıkki kuzey avrupa kulturunde bir kalınlık hakim, umursamamak gerekiyor.
Sonunda benim yerime iş yerimden randevu alındı. Uygun okullara egitimli ve modern bir Turk oldugum anlatıldı. Of cok kotu ama bu oldu.
Alp için iki okul bulundu. Ben de onlarla gorustum.
Sonunda evimizin cok cok yakınındaki bir Hollanda okuluna yazıldık. 9E Descholekster (http://www.descholekster.nl)
15 Eylul'de burada okula baslayacagız.
![]() |
parkımız - okulumuzun da parkı |
Gelelim hukuksal prosedurlerimize .
Tasınma icin bizim yerimize yetki verilen immigration / reallocation agency calışıyor. (ben de onları calıştırmaya calışıyorum!!!)
Bizden istedikleri dogum belgeleri ve evlenme belgilerini burada bir nufus mudurlugunden yurtdısına cıkmak icin gerekli olacak diye aldık. Bunlar , kontratım ve yeni ev adresimi paylaşınca ön iş basvurum kabul edildi ve 5 senelik calışma iznimi almış oldum. Sonra da Pasaportlarımız ve garip olculerde cekilmiş resimlerimiz ile orjinal dokumanları en yakın konsolosluga teslim ettik.
1 gun icinde D tipi vizemizi aldık. Bu vize bizim oraya tasınma surecinde oldugumuzu bildiriyor.
Esya tasıması ise container ile yapıldıgı için gitmeden 2-3 hafta once esyalarınızı vermeniz gerekli
Esyalar alınmadan once bir yere toplanması ve inspection adı altında tasıyacak firmanın gelip görmesi gerekiyor. Inspectionımızı hemen yaptırdık ama esyaların gidişini kendi gidişimizden sadece bir hafta oncesini ayarlayabildik.
Umarım bir Turk uygulaması yapılıp kayırılabilir ve 15 gun icinde esyalarımızı alabiliriz. :):)
![]() |
turk marketimiz :) |
Sonrasında ise oraya gidecegiz ve orada da burokratik randevularımız olacak..
Bir sonraki yazımın tahmini konusu bu :)
Tum bunların dısında Evi tuttugumuz apartmanın altında bir Turk mimarın ofisinin olması beni cok mutlu etti. Husnu Yegenoglu
Daha gitmeden gurbetci oldum.
kapısını caldım, bana cay ikram etti , gelince Tunc ile de gelmek isterim dedim.
Daha da onemlisi, buradaki genel mudurumun orada yasarken cok sevdigi bir aile ile tanıstım , cocukları Alp ile yasıt.
Alp için de bir arkadas olacagı icin cok sevindim.
11 Ağustos 2014 Pazartesi
Ailecek Yunanistan tatili
![]() |
alp@aliki beach Thasos |
- Potos ve balık restoranları (Deniz kıyısında)
- Aliki Beach (en guzel yer , bizim zevkimize gore bu yuzden de Turk cok :))
- Paradise beach (tabiki de her Yunan adasının paradise beach’i olduğu gibi)
- Marble beach te mutlaka gorulmesi gereken bir yer. Cocuklu aileler için biraz zor cunku tıpkı Kas Kaputaj'da oldugu gibi bir ucurumda denize giriliyor. Biz yine de kıyıda onları da kendimiz tutarak sansımızı denedik.
marble beach
![]() |
kinira beach hotel manzaramız |
![]() |
Niko's |
![]() |
Aspida |
![]() |
lefke amos |
![]() |
ataturkun evinde kalan tek sey bu agac! |

25 Temmuz 2014 Cuma
Hollandaya taşınma sanatları - Chapter 1



25 Haziran 2014 Çarşamba
En urkutucu 10 seyahat noktası
En Ürkütücü 10 Seyahat Noktası
Seyahat etmek eğlencelidir. Görmediğiniz yerleri görmek, yeni ve farklı kültürleri öğrenmek daha da keyiflidir. Genelde tatil planlarımızı yazın deniz, kum, güneş; kışın kayak ya da tarihi geziler olarak kısıtlandırma gibi bir eğilimimiz var. Farklı bir şeyler düşünür müsünüz? Peki bir sonraki seyahatinizin temasını ürkütücü yerleri ziyaret ederek biraz daha renklendirmek ister miydiniz ? Bu listede çoğu insanın bilmediği yeryüzündeki en ürkütücü yerleri bulabilirsiniz. Eklemek istediğiniz olursa yorum kısmına bekleriz.
10)Haç Tepesi-Litvanya
Haç Tepesi Litvanya’nın küçük endüstri şehri Siauliai’nin 12 km kuzeyinde yer alıyor. Küçük bir tepede bulunan yüzbinlerce haç, hristiyanlığa bağlılığı ve Litvanya’nın milli kimliğinin bir göstergesi olarak sergileniyor. İlk haçların kaynağı bilinmiyor. 19. yüzyılda işgalci komünistler, haç tepesini yıkmaya ve orda bulunan haçları kaldırmaya çalışmışlar ancak bunun aksine haçların sayısı daha da artmış. Konu tam olarak korkunç olmasa da kendiliğinden ortaya çıkan haçlarla dolu bir tepe fikri insanın içini biraz da olsa ürpertiyor.
9)St. Louis Mezarlığı
Bu listeyi içinde bir mezarlık olmadan hazırlamak bizim için büyük bir eksiklik olurdu. St. Louis mezarlığı New Orleans’da bulunan üç Katolik mezarlığının ismi. Buradaki bütün mezarlar yerin üzerinde ve çoğu 18. ve 19. yüzyıllarda inşa edilmişler. New Orleans’ın yüksek su seviyesinden dolayı yer altına gömülmesinin mümkün olmadığı bu mezarlık, Suç olayları riskinin çok fazla olmasından dolayı tek başına gezmenin mantıksız olacağı bir seyahat noktası olarak kabul ediliyor. Ancak bu mezarları gruplar halinde gezebilirsiniz. Mezarın birkaç ünlü kabri de bulunuyor. Bunlar , vodoo büyüsünde dünya çapında tanınan Marie Laveau, barbut oyununu Amerika’ya ilk getiren Bernard de Marignyve ve ilk dünya satranç şampiyonlarından Paul Morphy’nin mezarları.
8)Mary King’in Mezarı
4 yıl yeraltında gizli kalan İskoçya’daki Mary King’in mezarı efsaneler ve gizemlerle dolu. Hayalet ve cinayet hikayeleri ve bunun yanında veba kurbanlarının burada ölüme terkedildikleri efsaneleri yüz yıllardır süregelmiş. 1645 yılında mezar paramparça edilmiş . Vebanın vurduğu ufak bir kent olan Edinburgh sakinleri, veba taşıyanları bu mezarda hapsetmeye karar vermişler. Perili olduğuna dair çok büyük bir inanışın olduğu bu mezarın ‘Annie’ adında meşhur küçük bir kız hayaleti bile olduğu söyleniyor. Yukarıda ki resimde Dr. George Rae nin vebalı hastalarla uğraşırken giydiği elbiseyi görüyoruz.
7)Leap Kalesi Zindanı-İrlanda
Leap Kalesi, Roscrea kentinin 6 km kuzeyinde yer alan County Offaly’de bulunan bir İrlanda kalesi. 1250 ve 1659 yıllarında inşa edilmiş ve yapılan bir evlilik üzerinden Darby Ailesine geçmiştir. Kalede birçok kişi hapsedilmiş ve idam edilmiştir ve söylenenlere göre de birçok hayalet tarafından ele geçirilmiş. Bunların en korkutucu olanı ise küçük kamburu olan çürüyen cesetlerin ve sülfürün kokusundan oluşan bir yaratık. Buradan uzak olmayan bir yerde işçiler yukarıda ki resimdeki zindanı keşfetmiş. Bu deliğin zemini kazıklarla dolu ve işçilerin içerideki insan kemiklerini toplamaları için bir kamyon bile gerekmiş. Bir rapora göre işçiler bir de tarihi 1840lara dayanan bir cep saati bulmuşlar. O zamanlarda halen zindanın kullanılıp kullanılmadığına dair bir işaret bulunmuyor . Hala restorasyon altında ki zindan bizce gelecek seyahat planlarınız içinde olmazsa olmazlar arasına girmeli.
6)Machecoul Şatosu(Chateau de Machecoul)
Machecoul Şatosu 1404 ve 1440 yılları arasında yaşamış Bretonlu bir şövalye olan Gilles de Rais’in evi . Fakat Rais’in ünlü olduğu konu seri bir çocuk katili olması . 1434-35 yılları arasında ordudan emekli olan Rais , yüzeysel olarak ilgilendiği bir tiyatro oyununu sahnelemek için tüm servetini tüketmiş. 1432 ile 1433 yılları arasında ilk çocuk cinayetini gerçekleştirmiş ve bunu diğer cinayetler izlemiş. Kurban sayıları yüzlerle ifade edilmekte . 26 Ekim 1440 yılında Nantes’da asılarak idam edilen Rais, Gilles de Rais Mavi Sakal(Bluebeard) hikayesinin de ilham kaynağı olmuştur. Bütün cinayetlerin, şu an hala ayakta duran Machecoul Kalesi’nde gerçekleşmiş olması bu şatoyu daha da enterean kılıyor. Kurbanların cesetlerini duvarların içine doldurmuş, bacadan aşağı atmış ve çevreye gömmüş olabileceği söyleniyor.
5)Poenari Kalesi-Romanya
Size Romanya’da Kazıklı Voyvoda’nın evi olan Bran Kalesini ziyaret etmenizi söyleyenlere kulak asmayın. Bran Kalesi sadece bir turist çekim yeri. Voyvoda’nın gerçek evi buraya çok yakın olan Wallachi’de Paoenari Kalesinde bulunuyor. 13. yy’ın başlarında Romanya’nın ilk hükümdarları tarafından inşa edilmeye başlanmış, 14. yy’a doğru da Poenari Pasarab Hanedanlığının başkenti olmuş. İlerleyen yıllarda isimler ve yaşanılan yerler çok değişmiş ve en sonunda kale terkedilip bırakılmış. 15. yy’da uçurumun kenarında bir kayanın tepesine kurulmuş kalenin potansiyelini farkeden Voyvoda kaleyi tamir ettirip burayı ana kalesi haline getirmiş. Voyvoda’nın ölümünün ardından kale tekrardan harabe haline bırakılmış. Şuan bir kısmı halen ayakta ve turistlerin ziyareti içinse çok uygun. Kaleye ulaşmak için ziyaretçilerin 1500 tane merdiven basamağını çıkması gerekiyor. Kale dünyanın en ürkütücü yerleri arasında yer alıyor.
4)Palermo’nun Kapuçin Yer Altı Mezarları-İtalya
Öncelikle bunlar listemizin 1. sırasında bulunan ’Avrupa’da ki Kemik Evleri’ ile karıştırılmamalı. Palermo’nun Kapuçin Yer Altı Mezarları, Güney İspanya’da ki defin mezarlarıdır. Günümüzde olağanüstü tarihi bir mekan olmasının yanında ürkütücü yerleri seven turistleri de çeken bir yer konumunda bulunuyor. 1599 yılında kilisedeki rahipler, yeni ölen rahip Silvestro’yu mumyalayarak yer altı mezarına yerleştirmiş. Cesetler seramik rafların üzerinde kurutulduktan sonra sirkeyle yıkanıyormuş. Bazı bedenler mumyalanmış bazıları ise cam tabutlarda saklanmış. Rahipler günlük kıyafetleri ile korunmuş. Yer altı mezarları başta sadece rahipler içinmiş ancak geçen yüzyıllarda Kapuçin mezarlarına gömülmek bir statü sembolü haline gelmiş. Böylece yerel aydınlar vasiyetlerinde kıyafetleriyle birlikte gömülmeyi hatta belli aralıklarla kıyafetlerinin değiştirilmesini istemeye başlamışlar. Mezarların 1880 yılında resmen kapatıldığı fakat turistlerin burayı ziyaret etmeye devam ettikleri söyleniyor. Buraya yapılan son cesetler ise 1920 yılında yapılmış. Son defnedilenlerden, o zamanlar sadece 2 yaşında olan Rosalia Lombardo’nın bedeni aradan geçen yıllara rağmen hala her an uyanacakmış gibi duruyor.
3)Poveglia-Venedik
Poveglia, orta çağda yaşanan 3 büyük veba salgınında ölen kurbanların evi olan küçük bir Venedik adasıymış. Bu ada neredeyse ölüm için özel olarak yapılmış gibi. Ölen veba hastalarına ev sahipliği yapmasının yanında,cüzzamlı kişilerin de ölüme terk edildiği bir yer olmuş. Daha kötüsü olamaz diye düşünürken 1922 yılında adaya bir de akıl hastanesi inşa edilmiş. Hastanede çalışan bir doktor, hastasının saldırısına uğrayıp hastanenin kulesinden aşağı atılmış. Hastanenin kalıntıları hala adada duruyor. Tarih boyunca bu küçük adada toplam 160.000 kişi ölmüş. Söylenene göre adanın toprak katmanının bir kısmı insan kalıntılarından oluşuyormuş ve balıkçılar insan parçalarına denk gelebilirler diye burada balık tutmaktan uzak duruyorlarmış. Bu adayı ziyaret etmek istiyorsanız adada üzüm bağı olan yerlilerle arkadaş olmalısınız çünkü günümüzde adaya giriş tamamen yasak.
2)Aokigahara-Japonya
Ağaç Denizi olarak da bilinen Aokigahara, Fuji Dağı’nın eteğinde yeralan bir orman. Bu ormanda bulunan mağaralar kayalık ve her yıl da mutlaka buz tutuyor. Yerel halkın ve ziyaretçilerin iddialarına göre orman, büyük bir paranormal fenomene ev sahipliği yapmakta. Ormanın tabanı volkanik kayalarla kaplı ve kürek , kazma gibi el aletleriyle kayaları delmek çok zor. Ormanın derinliklerinde birkaç yıllık dağınık insan kemik ve iskeletleri bulunmuş. Aokigahara, San Francisco’da ki Golden Gate Köprüsü’nden sonra en çok intihar edilen yer olarak kabul ediliyor. 1950 yılından beri çoğu intihar olmak üzere 500 insan bu ormanda hayatını kaybetmiş. Artan intihar oranı yüzünden ormana intihar etmek için giden insanları caydırmak için ‘Yetkilileri Arayınız’ yazılı tabelalar yerleştirilmiş. Buraya ceset bulmak için giden bazı kişiler dehşet verici birçok bulguya rastlamışlar. Örneğin yukarıda ki resim intihar etmekte kullanılan bir ilmik. Bu linkten dehşet verici olan diğer resimlere de ulaşabilirsiniz ama uyarıyoruz gördükleriniz sizi rahatsız edecek. http://usagiyjay.wordpress.com/2008/09/19/bosque-de-aokigahara/
1)Kemik Evleri-Avrupa
Kemik evi olarak adlandırdığımız sandık, bina, kuyu gibi bölgeler insanların iskelet kalıntılarının son istirahat yeri olarak kullanılıyormuş. Genellikle mezar yerlerinin az olduğu yerlerde kullanılan kemik evleri Avrupa’nın genelinde bulunup ziyaret edilebilir. Bunlar içinde en ünlüsü Paris’in sokakları altında yer alan Paris Yer Altı Mezarları. Yukarıdaki resim 1626 yılında Papa Urban VIII tarafından devreye sokulan ve Roma’da bulunan mezardan çekilmiş bir görüntü. Bu mezarda toplam 4000 rahibin kalıntısı mevcut. Yukarıda duran bazı iskeletler oldukları gibi korunmuş ve bütün olmayan kalıntılar ise ayrıntılı süslemelerde kullanılmış. Daha ayrıntılı resimler için mutlaka bu linke tıklamalısınız. http://cogitz.com/2009/09/01/ossuaries-walls-of-bones/