7 Eylül 2014 Pazar

Hollanda ya tasınma sanatları - Chapter 4 - Ayrılık


Su ana kadar olan formlar ve formaliteleri bir kenara atalım.
Bir Turk olarak ‘göçmekten’ asla korkmamışımdır, asla problem etmem .
Ne kadar soylensem de en sevdiğim eşyalarımdan birisi bavulum. Bu yüzden de  tatil sever olduğumu düşünüyorum.
6 Eylül Cumartesi tüm arkadaşlarımızı Karakoy’de Bej’e cağırdık. 
  • 'Maksat muhabbet'
  • 'Zaten çok sık Türkiye’ye gidip gelebileceğiz biz '
  •  'yani sorun yok '
  •  'özlem gurbet yok.' 
  • 'Hem çocuk olduğundan beri ne kadar sık görüşüyoruz ki?' 

Bunları tekrar tekrar içimden saydım. Ta ki Unal ve Sıla kapıdan girene kadar.. O anda boğazıma bir şey yapıştı.
-          Naptım ben ya ???
Hayatta iki tip insan olduğunu düşünürüm hep. Birisi hayatı boyunca konforlu olmanın bir yolunu arar ve bulduğunda bunu kaybetmemek için herşeyi yapabilir.

Diğerleri de hayatı boyunca aynı konforun hayalini kurar ve onu belki defalarca da elde eder, ama sıkılır işte, hep başka tecrübeleri merak eder. Bu insanın hayatı hareketli ve yorucu geçer. Kendimi  buraya koyuyorum.


Kısacası çok sevdiğim, uğruna annemi İzmir’de bırakıp geldiğim İstanbul ile güzel birlikteliğimizin sonuna geldim. 15 yıl olmuş, burada arkadaşlarım dostlarım olmuş, burada bir ailem, yuvam ve hayatım olmuş.  Ne kadar şikayet etsem de ‘istanbul bitmez!’