30 Ağustos 2011 Salı

Çöpçatan??

Bu yazımı yazmak isteyeli çok oldu ama konu biraz basit geldi , kendimi bunu yazmak ile bağdaştıramadım. Sonunda kendimi razı ettim diyelimJ
Gerrit_van_Honthorst_-_De_koppelaarster_The Match Maker _1625
Çöpçatan mıyım ?
Hesap kitap analiz, uzun vadeli planlama,  problem çözme mi acaba derken neyi iyi yapabildiğime karar verdim! Bundan önce elediklerimi yazmalıyım :
Sabırlı bir dinleyici , az konuşan bir bilgin , iyi hafızaya sahip bir keskin zeka ve ya yer yön konusunda bilgili normal bir insan olmayı başaramadım. Hayatım boyunca bir önceki gün radyoda dinlediğim şarkıyı söyleyeni hatırlamadım. Kendi mahallemde aynı yoldan sinemaya gitmeyi başaramadım. Ve bu kadar çok yazacak zıvırtı bulan bir insan olarak asla iyi bir dinleyici olamadım!
Neyi iyi yaparım ? bugün –artık o gün desem desem daha dogru -  hakkımda iyi yaptığım olarak söylenen şey : çöpçatanlık! 
Çöpçatan ; aslen "match maker", yani "esleme yapan" olmasi gerekirken turkce'ye muhtemelen chicken translate felsefesi ile cevrilmistir. (Eksisozluk / eye queue, 28.04.2003 14:17)
Match = kibrit ve ya çöp /// maker= yapan / burada kibriti çatan oluyor!
Kendime geri gelince , Universiteye başlamam ile beraber makina fakultesinin nimetlerini arkadaslarımdan esirgemedigi rahatca soyleyebilirim.  İş hayatımda ise bütün etrafımdaki bekar insanları birbiri ile tanıştırmak sanki yan bir görev oldu.
Evlendiğim gün ise tamamen istek uzerine kocamın kuzenini en yakın arkadaslarımdan biri ile tanıstırmış bulunduk. Ardından oglumun ilk dogumgunu takip etti.  ‘peki o ona olur mu peki bu buna gider mi’ derken , bir baktım beynim şartlanmış durumda!
İyi yanından bakalım. Bir iki kişiye daha faydamız olduJ   
Geçen hafta da benzer bir durum oldu .Yine beynim şartlanmış durumda (!) 2 kişinin tanışmasına sebep oldum! Tanışma anlarında da yanlarındaydım . ve sanırım hatta eminim aslında ama bu konuda yorum yapmak gerçekten cok garip ... neyse bence birbirlerinden hoşlandılar. Birilerini tanıştırınca en çok bu andan keyf alıyorum! Yeni tanıştıgın biri ile konusmak , biraz oyun gibi . ben hep kendimi test çözer gibi hissederdim itiraf etmek gerekirse.kısacası tatlı bir heyecan , sonucu bilemezsin de ..
Kurumsal hayattan baygınlık geçirdiğim o hafta kendime bir çöpçatanlık sitesi mi kursam diye düşünmeye başladım! Bu konunun öncülerinden biri de Matchmaker.com .
İlk Matchmaker hardware_1987
Mart 1983 yılında San Antonio, Teksas Gregory Scott Smith tarafından oluşturulmuş.  Bir tek Apple II çalıştıran bir dial-up sistemi olarak başlamış. Kısa bir süre sonra, bir Microsoft Xenix tabanlı Tandy 6000 mikrobilgisayar taşınarak  MBASIC ile yeniden yazılmış ve sonra C programcısı Jon Boede tarafından yeniden yazılmış. Bu aslında, herkes için bir pen-pal ağ olarak düşünülmüş ve Hiçbir üyelik aidatı içermiyormus.




Jon Boede

1986 yılında farklı eyaletlerin sistemleri birleşitirilmiş  ve ‘’date-a-base" genişletilmiş.

1987 yılında yazılım programcısı, Jon Boede franchise sistemini getirmiş!!   Yerel sistemlerin sayısı yaklaşık bir düzine büyümüş, ve artık sistem kullanıcı abonelikleri tarafından finanse olmaya başlamış.

 J

Patrik M O'Leary



1998 yılında franchise modeli ulusal sistemlerin sayısı 60' ı aşmış. Sonunda sistemin Texas’ta  merkezileştirmesine ve adının  Matchmaker.com olmasına karar verilmiş . Şirket borsaya tanıtılmış !. Patrick M. O'Leary, şirketin başkanı olmuş.. Kısacası yeteneklileri harcamamak lazım


·         Ekler  :)
      Tabi ulkem insanları da  bu konuda boş durmuş degil. Zaten görücü alışkanlıkları ile bu  bizim genlerimizde işlenmiş herhalde.  www.kalbimde.com, http://www.kalpkalbe.com/, www.ecift.com, www.ortaksevgimiz.com sadece search te ilk önüme cıkanlar

İlgimi çeken bir haber de worlwide evlilik sitelerinin başarısı :
·        
Sonuç olarak hesap kitap devam … J

·        


23 Ağustos 2011 Salı

Cars 2 Mania



Artık çocuklar bambaşka bir dünyanın iine doğuyor. Televizyon , Smart Telefonlar, laptop hayatın dogal bir parçası. Ellerindeki oyuncakları TV den , internetten takip edebiliyorlar. Bir kahramanı seviyorlarsa yediklerinden giydiklerine o kahraman ile yaşamaları mümkün. Aynı zamanda tüm bu yapılanmayı internet ortamı ile de ilişkilendirebiliyorlar. O kahramanın olduğu aplikasyonlar, advogameler var. Kısacası benim çocukluğumda hayal bile edemeyeceğim bir dünya var karşılarında. Şu anda gördüğüm günümüz çocukları bunu benim kadar yadsımıyor ve adeta  buna adapte şekilde doğuyorlar.


cars2 - arabalar 2 haberimport

Geçtiğimiz hafta Cars 2 vizyona girdi.
Bir oğlan çocuk annesi olarak filme katılımcı olamadım, çünkü Alp daha 2 yaşında ve sinemaya gitmek için çok küçük . Ama yine de bu döneme adaptasyon gösterdik. Önce evimize minik arabalar girdi, sonra muzik çalan büyük bisiklet tipi bir araba.

Etrafıma baktığımda heryerden Cars ı seçmem mümkün. Karakterlerin adlarını bile öğrendim , neyseki ilişkilerini daha takip etmiyorum. Sanırım bu bir sonraki aşama olacak. Kendi yaşıtlarım için sıkıcı olacağım. Başka ebeveynleri bilmiyorum ama ben bu film fragmanlarında kendimi izlerken yakalıyorum ve seviyorum da.
Bazen de çaba sarfediyorum. Oglum büyüdükçe çocuklar ile iletişim kurabilmek için onlarında ilgi alanlarını takip etmeye başladım. Cars’dan bahsedebilirsem yeni bir çocuk ile konuşurken sanki ortak bir dilimiz varmış gibi oluyor. Sanırım anne babalar olarak bunu bir iletişim aracı olarak kullandığımız için bir yandan sorgularken  ya da şikayet ederken bir yandan da biz onları bu tiplemeler ile tanıştırıyoruz.
Hafta sonu dikkat etmeden duramadım. Alpin kuzeninin şortu,  2 yaşındaki oğlum , yan komşumuzun 2 oğlu bir 3,5 yaşındaki kızlarının bir çok arabası , ve üzerindeki kıyafetler Cars kahramanları ile doluydu . Evde sütü bile cars sütü diye isteyenler oldu. Pazar iphone da kendimi Cars ile ilgili ne var diye ararken buldum.
Logolar tshirtler , oyuncaklar derken bir hayli kendimizi kaptırmış olduğumuzu gördüm.
Alp büyüdükçe daha fazla bu işe saracağız sanırım. Önce Callio ile başlayan maceramız bu aralar Şimşek Mcqueen ve Matern ile devam ediyor. 

 Bazen gerçekten eğlenceli oluyor.  Bazen de korkutuyor. Dünya devi şirketler çocuklara ve ebeveynlere nasıl yaklaşacağını çok iyi biliyorlar.
Çocukların konstantrasyonlarını sağlamayı , sürekli ilgi alanlarında bulunmayı çözmüş durumda olan ve bununla ilgili bilimsel çalışan şirketlerin olduğunu ve o tatlı yaratıkların bu yüzden bu kadar cazibesi olduklarını düşününce bir garip hissettim ..
Bir bakıma da bilimsel bir metodoloji olduğunu düşünerek kendimi rahatlatıyorum.
Örneğin Disney bir çok gıda spektine sahip bu yüzden Disney logolu bir gıda aldığınızda sağlık şartlarının bu gıda malzemesinde sorgulandığını şeker oranının kontrol edildiğinden emin olabilirsiniz.
Veya bir çizgi film akışına dikkat edilince çocukların Tv ye yapışıp kalmaması için bir çok metodoloji izlendiğini görebilirsiniz. Interaktivite , soru cevap boşluklarının verilmesi , ekrandan başka yöne bakma ve hareket etme aktivitelerinin yaptırılması gibi gibi.
Dediğim gibi bu bir yandan pozitif bir yandan da mekanik olduğu üzere garip ... Şu anda daha yolun başında bir anne olarak izlemeye devam ediyorum.