25 Haziran 2014 Çarşamba

En urkutucu 10 seyahat noktası

Muhtesem bir yazı 
http://www.listemiste.com/en-urkutucu-10-seyahat-noktasi.html

En Ürkütücü 10 Seyahat Noktası

Seyahat etmek eğlencelidir. Görmediğiniz yerleri görmek, yeni ve farklı kültürleri öğrenmek daha da keyiflidir.  Genelde tatil planlarımızı yazın deniz, kum, güneş; kışın kayak ya da tarihi geziler olarak kısıtlandırma gibi bir eğilimimiz var. Farklı bir şeyler düşünür müsünüz? Peki bir sonraki seyahatinizin temasını ürkütücü yerleri ziyaret ederek biraz daha renklendirmek ister miydiniz ? Bu listede çoğu insanın bilmediği yeryüzündeki en ürkütücü yerleri bulabilirsiniz. Eklemek istediğiniz olursa yorum kısmına bekleriz.

10)Haç Tepesi-Litvanya

10Haç Tepesi Litvanya’nın küçük endüstri şehri Siauliai’nin 12 km kuzeyinde yer alıyor. Küçük bir tepede bulunan yüzbinlerce haç,  hristiyanlığa bağlılığı ve Litvanya’nın milli kimliğinin bir göstergesi olarak sergileniyor. İlk haçların kaynağı bilinmiyor. 19. yüzyılda işgalci komünistler, haç tepesini  yıkmaya ve orda bulunan haçları kaldırmaya çalışmışlar ancak bunun aksine haçların sayısı daha da artmış.  Konu tam olarak korkunç olmasa da kendiliğinden ortaya çıkan haçlarla dolu bir tepe fikri insanın içini biraz da olsa ürpertiyor.
 

 
 

9)St. Louis Mezarlığı

9Bu listeyi içinde bir mezarlık olmadan hazırlamak bizim için büyük bir eksiklik olurdu.  St. Louis mezarlığı New Orleans’da bulunan üç Katolik mezarlığının ismi. Buradaki bütün mezarlar yerin üzerinde ve çoğu 18. ve 19. yüzyıllarda inşa edilmişler. New Orleans’ın yüksek su seviyesinden dolayı yer altına gömülmesinin mümkün olmadığı bu mezarlık, Suç olayları riskinin çok fazla olmasından dolayı tek başına gezmenin mantıksız olacağı bir seyahat noktası olarak kabul ediliyor. Ancak bu mezarları gruplar halinde gezebilirsiniz. Mezarın birkaç ünlü kabri de bulunuyor. Bunlar , vodoo büyüsünde dünya çapında tanınan Marie Laveau, barbut oyununu Amerika’ya ilk getiren Bernard de Marignyve ve  ilk dünya satranç şampiyonlarından Paul Morphy’nin mezarları.

8)Mary King’in Mezarı

84 yıl yeraltında gizli kalan İskoçya’daki Mary King’in mezarı efsaneler ve gizemlerle dolu. Hayalet ve  cinayet hikayeleri ve bunun yanında veba kurbanlarının burada ölüme terkedildikleri efsaneleri yüz yıllardır süregelmiş. 1645 yılında mezar paramparça edilmiş . Vebanın vurduğu ufak bir kent olan Edinburgh sakinleri, veba taşıyanları bu mezarda hapsetmeye karar vermişler. Perili olduğuna dair çok büyük bir inanışın olduğu bu mezarın ‘Annie’ adında meşhur küçük bir kız hayaleti bile olduğu söyleniyor. Yukarıda ki resimde Dr. George Rae nin vebalı hastalarla uğraşırken giydiği elbiseyi görüyoruz.



7)Leap Kalesi Zindanı-İrlanda

7Leap Kalesi,  Roscrea kentinin 6 km kuzeyinde yer alan County Offaly’de bulunan bir İrlanda kalesi. 1250 ve 1659 yıllarında inşa edilmiş ve yapılan bir evlilik üzerinden Darby Ailesine geçmiştir. Kalede birçok kişi hapsedilmiş ve idam edilmiştir ve söylenenlere göre de  birçok hayalet tarafından ele geçirilmiş. Bunların en korkutucu olanı ise küçük kamburu olan çürüyen cesetlerin ve sülfürün kokusundan oluşan bir yaratık. Buradan uzak olmayan bir yerde işçiler yukarıda ki resimdeki zindanı keşfetmiş. Bu deliğin zemini kazıklarla dolu ve işçilerin içerideki insan kemiklerini toplamaları için bir kamyon bile gerekmiş. Bir rapora göre işçiler bir de tarihi 1840lara dayanan bir cep saati bulmuşlar. O zamanlarda halen  zindanın  kullanılıp kullanılmadığına dair bir işaret bulunmuyor . Hala restorasyon altında ki zindan bizce gelecek seyahat planlarınız içinde olmazsa olmazlar arasına girmeli.

6)Machecoul Şatosu(Chateau de Machecoul)

6Machecoul Şatosu 1404 ve 1440 yılları arasında yaşamış Bretonlu bir şövalye olan Gilles de Rais’in evi . Fakat Rais’in ünlü olduğu konu seri bir çocuk katili olması . 1434-35 yılları arasında ordudan emekli olan Rais ,  yüzeysel olarak ilgilendiği bir tiyatro oyununu sahnelemek için tüm servetini tüketmiş.  1432 ile 1433 yılları arasında  ilk çocuk cinayetini gerçekleştirmiş ve bunu diğer cinayetler izlemiş. Kurban sayıları yüzlerle ifade edilmekte . 26 Ekim 1440 yılında  Nantes’da asılarak idam edilen Rais,  Gilles de Rais Mavi Sakal(Bluebeard) hikayesinin de  ilham kaynağı olmuştur. Bütün cinayetlerin, şu an hala ayakta duran Machecoul Kalesi’nde gerçekleşmiş olması bu şatoyu daha da enterean kılıyor.  Kurbanların cesetlerini duvarların içine doldurmuş, bacadan aşağı atmış ve çevreye gömmüş olabileceği söyleniyor.

5)Poenari Kalesi-Romanya

5Size Romanya’da Kazıklı Voyvoda’nın evi olan Bran Kalesini ziyaret etmenizi söyleyenlere kulak asmayın. Bran Kalesi sadece bir turist çekim yeri. Voyvoda’nın gerçek evi buraya çok yakın olan Wallachi’de Paoenari Kalesinde bulunuyor. 13. yy’ın başlarında Romanya’nın ilk hükümdarları tarafından inşa edilmeye başlanmış, 14. yy’a doğru da Poenari Pasarab Hanedanlığının başkenti olmuş.  İlerleyen yıllarda isimler ve yaşanılan yerler çok değişmiş ve en sonunda kale terkedilip bırakılmış. 15. yy’da uçurumun kenarında bir kayanın tepesine kurulmuş kalenin potansiyelini farkeden Voyvoda kaleyi tamir ettirip burayı ana kalesi haline getirmiş. Voyvoda’nın ölümünün ardından kale tekrardan harabe haline bırakılmış. Şuan bir kısmı halen ayakta ve turistlerin ziyareti içinse çok uygun. Kaleye ulaşmak için ziyaretçilerin 1500 tane  merdiven basamağını çıkması gerekiyor. Kale dünyanın en ürkütücü yerleri arasında yer alıyor.

4)Palermo’nun Kapuçin Yer Altı Mezarları-İtalya

4Öncelikle bunlar listemizin 1. sırasında bulunan  ’Avrupa’da ki Kemik Evleri’ ile karıştırılmamalı. Palermo’nun Kapuçin Yer Altı Mezarları, Güney İspanya’da ki defin mezarlarıdır. Günümüzde olağanüstü tarihi bir mekan olmasının yanında ürkütücü yerleri seven turistleri de çeken bir yer konumunda bulunuyor. 1599 yılında kilisedeki rahipler, yeni ölen rahip Silvestro’yu mumyalayarak yer altı mezarına yerleştirmiş. Cesetler seramik rafların üzerinde kurutulduktan sonra sirkeyle yıkanıyormuş. Bazı bedenler mumyalanmış bazıları ise cam tabutlarda saklanmış. Rahipler günlük kıyafetleri ile korunmuş. Yer altı mezarları başta sadece rahipler içinmiş ancak geçen yüzyıllarda Kapuçin mezarlarına gömülmek bir statü sembolü haline gelmiş. Böylece yerel aydınlar vasiyetlerinde kıyafetleriyle birlikte gömülmeyi hatta belli aralıklarla kıyafetlerinin değiştirilmesini istemeye başlamışlar. Mezarların 1880 yılında resmen kapatıldığı  fakat turistlerin burayı ziyaret etmeye devam ettikleri söyleniyor. Buraya yapılan son cesetler ise 1920 yılında yapılmış. Son defnedilenlerden, o zamanlar sadece 2 yaşında olan Rosalia Lombardo’nın bedeni aradan geçen yıllara rağmen hala her an uyanacakmış gibi duruyor.

3)Poveglia-Venedik

3Poveglia, orta çağda yaşanan 3 büyük veba salgınında ölen kurbanların evi olan küçük bir Venedik adasıymış. Bu ada neredeyse ölüm için özel olarak yapılmış gibi. Ölen veba hastalarına ev sahipliği yapmasının yanında,cüzzamlı kişilerin de ölüme terk edildiği bir yer olmuş. Daha kötüsü olamaz diye düşünürken 1922 yılında adaya bir de akıl hastanesi inşa edilmiş. Hastanede çalışan bir doktor, hastasının saldırısına uğrayıp hastanenin kulesinden aşağı atılmış.  Hastanenin kalıntıları hala adada duruyor. Tarih boyunca bu küçük adada toplam 160.000 kişi ölmüş. Söylenene göre adanın toprak katmanının bir kısmı insan kalıntılarından oluşuyormuş ve balıkçılar insan parçalarına denk gelebilirler diye burada balık tutmaktan uzak duruyorlarmış. Bu adayı ziyaret etmek istiyorsanız adada üzüm bağı olan yerlilerle arkadaş olmalısınız çünkü günümüzde adaya giriş tamamen yasak.

2)Aokigahara-Japonya

2Ağaç Denizi olarak da bilinen Aokigahara, Fuji Dağı’nın eteğinde yeralan bir orman. Bu ormanda bulunan mağaralar kayalık ve  her yıl da mutlaka buz tutuyor. Yerel halkın ve ziyaretçilerin iddialarına göre orman, büyük bir paranormal fenomene ev sahipliği yapmakta. Ormanın tabanı volkanik kayalarla kaplı ve kürek , kazma gibi el aletleriyle kayaları delmek çok zor. Ormanın derinliklerinde birkaç yıllık dağınık insan kemik ve iskeletleri bulunmuş. Aokigahara, San Francisco’da ki Golden Gate Köprüsü’nden sonra en çok intihar edilen yer olarak kabul ediliyor. 1950 yılından beri çoğu intihar olmak üzere 500 insan bu ormanda hayatını  kaybetmiş. Artan intihar oranı yüzünden ormana intihar etmek için giden insanları caydırmak için ‘Yetkilileri Arayınız’ yazılı tabelalar yerleştirilmiş. Buraya ceset bulmak için giden bazı kişiler dehşet verici birçok bulguya rastlamışlar. Örneğin yukarıda ki resim intihar etmekte kullanılan bir ilmik. Bu linkten dehşet verici olan diğer resimlere de ulaşabilirsiniz ama uyarıyoruz gördükleriniz sizi rahatsız edecek. http://usagiyjay.wordpress.com/2008/09/19/bosque-de-aokigahara/

1)Kemik Evleri-Avrupa

1Kemik evi olarak adlandırdığımız sandık, bina, kuyu gibi bölgeler insanların iskelet kalıntılarının son istirahat yeri olarak kullanılıyormuş. Genellikle mezar yerlerinin az olduğu yerlerde kullanılan kemik evleri Avrupa’nın genelinde bulunup ziyaret edilebilir. Bunlar içinde en ünlüsü Paris’in sokakları altında yer alan Paris Yer Altı Mezarları. Yukarıdaki resim 1626 yılında Papa Urban VIII tarafından devreye sokulan ve Roma’da bulunan mezardan çekilmiş bir görüntü. Bu mezarda toplam 4000 rahibin kalıntısı mevcut. Yukarıda duran  bazı iskeletler oldukları gibi korunmuş ve bütün olmayan kalıntılar ise ayrıntılı süslemelerde kullanılmış. Daha ayrıntılı resimler için mutlaka bu linke tıklamalısınız. http://cogitz.com/2009/09/01/ossuaries-walls-of-bones/

2 Haziran 2014 Pazartesi

5 yaş doğumgünü


Yılın en büyük organizasyonunu atlattık bugün, şaka bir yana Alp, 2 Temmuz'da 5 yaşına girecek. Okullar o tarihte kapanacağı için bir ay öncesinden yani bugün okulda bir doğum günü partisi yaptık.
Ben ondan heyecanlıydım. Küçükken evde bir kaç organizasyon yapmıştık ama çocuklar küçük olduğu için kendimizi eğlendirmiştik. 
Bu sene artık olay farklılaştı. Evde yapmamın imkansız olduğunu keşfetmemle (kuzeninin doğumgünü esnasında evin halini görmem yeterli oldu) okulda tecrubeli bir ekiple bu işin altından kalkabileceğimize karar verdim. 


Alp tüm yıl boyunca doğum günlerine gittiği ve sürekli 'benimki ne zaman olacak diye sorduğu üzere',  ona süpriz yapmak yerine onunla istediği bir parti organize etmeyi tercih ettim. 
'Spiderman doğumgünü istiyorum anne!'

Bu tip durumlarda bir doğumgünü seti alınabilir, bir çok alışveriş merkezi ve ya büyük kırtasiyeler , hatta supermarketlerde bunları bulmak mümkün. 
Biraz daha özelleştirmek için biz bir parti mağazası bulduk , ama benim esas tavsiyem İstanbul'daysanız Euroflora'ya uğramak. 


Klasik olarak spiderman desenli pecete, tabak ve bardakları aldık. Ve arkadaşlarına hediye etmek için mini spiderman poşetleri.İçlerine minik gülenyüzlü rozetler ve spidermanli lolipoplar koyduk. 

Bir ara iş gezisindeyken Hema'dan kendisi için 5 yaş şekilli, arkadaşların üflemesi için araba , bisiklet, top motifli mumlar, balonlar ve happy birtday bandı almayı da ihmal etmedim :) (Hollanda bu konuda çok başarılı, itiraf etmeliyim)

Bir başka gün ise Tchibo'dan cupcake kağıtları aldım. Bunlar gerçekten çok tatlı. Cupcake'lerin üzerine tavşan, kalp logolu kürdanlar takılıyor. 
Çalışan anne olarak cupcake yerine Eti brownie 'ye yüklendim :((  Neyseki babaannesi bir ev kurabiyesi ile işe el koydu itibarımızı koruduk 

En derin araştırma konusu ise pastamız oldu , bir süre pinterest, instagramda pastalara bakmakla geçti. Sonunda aynı okulda veli olduğumuz Arzu Narmanlı'nin sihirli pastanesinde seçim yaptık.
aile seramonimizden sıkılan Batuhan ile beraber:)


Herşey çok güzel geçti. Alp'i hiç bu kadar mutlu görmemiştim sanırım. Önce pasta kesildi, sonra hediyelerini açtı, tüm arkadaşlara bir kez sarılındı. Sonra da çeşitli oyunlar oynandı,  mandal yerleştirme yarışı yapıldı ki bunu ilk defa duydum çok beğendim.

Kısacası bir sonraki yazımı mecburi olarak aşırı sevinen çocuklarda şımarıklık yönetimi üzerine yazma riskini aldım!!!

Evden çıkmadan anaokulu doğumgünlerimden birinin fotosunu Tunc'a gosterdim  ve aynı resimden istedim.  O doğumgünümlerimi hiç unutmadım. Anneannem, annem ve bir de fotografcı vardı. Bana evde turuncu bir etek dikilmişti ceplerinde kedimeler , turuncu karton bir tacım vardı. O günler de bugün gibi hatıralarımda özel , sadece yer değiştiriyoruz işte...