29 Mart 2012 Perşembe

Minik kaçamak Lübnan

Uzun zamandır aşırı yoğunluktan sıkıldık.Sonunda geçen haftasonu amann be dedik sonunda ve atlayıp Lubnan'a gittik!


Benim en çok aklımda kalan , bir süre Fransız mandasında kaldığı , ya bir Türk çocucuğu olarak bunun korkusu ile büyüdüğümden , ya da şehre bakınca bunu görmenin aslında çok kolay olmasından.

Havası berrak- yerleri kirli Arap, Pers, Türk sınırlarında sıkışmış bir ülke! Bir de üstüne 4 farklı etnik grubu yaşatan Beyrut aynı İstanbul gibi hem o tarihi ile sizi kendine çekiyor, bir yandan da yaşayanları çok çekiyor. Belki biz de bu benzerliklerden sevdik Beyrut'u . Sonuçta bir çok Beyrut'a özel turistik fasilite Türkiye'de yaşıyorsanız da rahat erişilebilir.



Hariri
Hariri, Lübnan'da önemli bir karakter. Bence aynı Turgut Özal , kardeş deseler inanınırım .
Uzun bir süre medeni , modern bir şehir parçası oluşturmaya ve Beyrut'ta turistik -expatlara cazip bir hayat yaratmaya çalışmış. Evet böyle bir yer var. Korniş, Monot Caddesi arası hem luks hem de modern ama bir sokak geride gerçek Beyrut'u görüveriyorsunuz hemen.
Sonuçta ben ne diyebilirim, kendi ülkemizde de aynı çapraşıklığı yaşıyoruz.






Önemli İpuçları :
İstanbul Beyrut uçakla 1,5 saat sürüyor. Girişte bir kart dolduruyorsunuz. İsrail vizeniz varsa giriş yapamayabilirsiniz, ya da arkadaşlarımızın Amerika vizesi vardı , biraz incelediler.

En önemli konulardan biri pazarlık. Havalimanı - Beyrut merkez taxi ile maksimum 10 $ tutuyor , biz ilk indiğimizde 50 $ dan 25 e kadar pazarlık edebildik :) Üşenmeden pazarlık yapmak gerekiyor. Taksilerde taksimetre yok , bu da pazarlık yapmayı sevenleri mutlu kılıyor!

Etrafta bir çok yabancı otel var. Le Grey isimli çok luks bir oteli de mevcut. Biz Monot Caddesine yakın Golden Tulip otelinde kaldık. Beyrut'a özel bir arayışımız olmadı, gezdiğimiz yerlerde de bu şekilde farklı bir yer bulamadık.

Hamra bölgesinde bu tip oteller vardı belki , biz biraz eğlence hayatına konsantre olduk

Neler yaptık :
ekibimizin en sağlam içeni Cem'in tavsiyesi
İlk gün otelden çıkıp Monot'ta gezdik. Ben hemen hevesle bir nargile içtim. Akşamsa en turistik retoranı Abdel wahab'a gittik.

Ne yediğimizi soran tüm arkadaşlara sesleniyorum :
1 bu restoran kısa bir süre sonra İstanbul'da da açılıyor
2 Yediğimiz herşey muhteşem lezzetliydi ama burada iyi bir kebapçımız da onları aratmaz. Menude mezeler ve çeşitli kebaplar vardı.
Ve tabi Arak içtik. Arak Fakra, şarap şişesi gibi bir şişede saklanıyor.
Rakı gibi ama servisi çok daha küçük bardaklar ile servis ediliyor. Bu yüzden de önceden ayrı bir sürahide su ile karıştırılmış oluyor.

Buradan sonrasını hatırlamıyorum diyebilirim. Saatlerce o restoranda yedik içtik , sonra da Monot caddesinde bir club'a gittik . Beyrut' un Reinası diyeceğim.
Bütün gün boyunca bloglarda yazan Beyrut kızlarını aramıştık : Yüksek topuklu mini etekli , aşırı makyajlı bir Avrupalı erkek için fazla meşrep bu kızları ülkemizde Reina'da görebildiğimiz üzere Beyrut'ta da gittiğimiz clubda bulduk. Çok lafa gerek yok , Amerika'dan bir DJ, masalarda şişeler, kocaman armalı gömlekleri ile çapkın bakışlı erkekler ve meşrep kadınları ile aşırı alkol etkisi ilşe gayet iyi eğlendik !!

Gündüz Beyrutta yapacak bir şey yok!
Eğer çok sıcaksa , ülkenin batı kıyısında plajlara gidilebiliyor. Ya da 30-40 km ötede Biblos var. Biz üşengeç ve ağır hangoverlı 2 çift olarak şehri görmeyi tercih ettik.
Öncelikle Lubnan yemekleri yapan bir kafe bulduk ve çok güzel bir kahvaltı yaptık. Lubnan'da sabah kıymalı yumurta yemen mumkun , ıspanaklı dedikleri kavrulmamış ıspanaklı bir börekleri var . çok leziz !!
Bu arada Lubnan'da Suriyeli bir Türkçe öğretmeni ile tanıştık , çok güzel bir sohbet oldu .
O kadar yemeğin üzerine vicdanımız sallandı.

tatil ekibim
Hafta sonları modern yaşayan Beyrut'luların bisiklet kiraladığı bir yer bulduk . Ve Kaldırımda bisikletle gezerek Korniş'e gittik.


Lübnan'a dair en önemli simge ise harap binalar , çatışmalarda kurşun delikleri ile delik deşik edilmiş binalar olduğu gibi bırakılmış: İbret!

Gerçekten de bazen herşeyi unutuyorsunuz , özellikle bisiklette bunu hissettim. Güzel hava , sedir ağaçları, insanlar yürüyüşe çıkmış , fotograf makinanızı çıkarıyorsunuz , ama işte o binaları görmemeniz pas geçmeniz mümkün değil.

Adeta mutlu olmanızı ve unutmanızı engelleyen birşey var.





Lubnan'ın simgesi sedir ağaçları ve o ağacı simgelemiş sempatik bir bayrağı var.
Beyrut %30 hristiyan , %70 musluman bir şehir. Aynı zamanda Ermeni, Hristiyan Arap, Şii ve Sunni musluman halkları barındırıyor.
Heryerde camiler ve kiliseler var. Şehrin tam ortasında yeralan mavi çatılı cami ve
tam karşısındaki kilise gerçekten göz kamaştırıyor.

Beyrut'ta neredeyse bütün arabalar jeep , BMW- tabi ya da sınıf farkından korkunc eski arabalar var. Luks arabalar daha ucuz (Türkiye gibi vergiler yok), benzin yarımız fiyatına ama Arabistan kadar da ucuz değil. Ev fiyatları ise korkunc, zengin ve fakir olma arasında milyon dolarlar oynuyor.
Bir kaç hatıra magneti dışında hiç bir şey alamadık diyebilirim.
2. Akşam yine turistik bir yeri olan Mandolun'a gitmeye çalıştık ama rezervasyonumuz olmadığı için giremedik.

Belki her işte bir hayır vardır (kadercilik) kendimizi Gemmayze'de bulduk . Burası yanyana barların kafelerin olduğu hafif ağaçlı, sonradan yapılmamış gibi görünen bir sokak . İnsanlar daha bir rahat , biran sanki orta doğudan bir doğu avrupa'ya geldik.



Eğlence odaklı grubumuz ile o bar senin bu bar benim, içelim içelim sevdasına hızla kapıldık. Beyrut insanı sıcak , o gece bir çok barmenle muhabbet ettik , kadeh kaldırdık , eğlendik .  Özellikle Treesome'ı burada tekrar anıyorum !!

İyi ki Mandolun'a gitmemişiz.

Çocuklu anne baba olarak bizim programımız burada bitti.
Ama arkadaşlarımız ertesi gün Hamra'ya gittiler. Çok bir şey kaybetmediğimizi söylediler , artık bilemiyorum.

Turkiye ve Lubnan
Lubnan halkı Türk hayranı. Bizi bir sınıf üst medeniyette buluyorlar (biz ayn değerlendirmeyi yapamadık!).
Bir çok Türk dizisini takip ediyorlar (bizden iyi!)
Kadın erkek ilişkisi ise bizim ülkemiz gibi çapraşık , gündüzleri sokaklarda erkeksiz kadınları görmek zor , ama haftasonu geceleri kılık değiştiriyorlar !!! 
Yine de bazı şeyleri anlatamıyor, ama yaşıyorsunuz.

sahilde nargile içip denize giren gencler

Lubnan simidi
Bana sorsanız , Beyrut'a ülkemiz insanı için çok enteresan bir yer değil. Ama tabi gezmek görmek güzel. Sonuçta biz çok iyi zaman geçirdik.

4 Mart 2012 Pazar

Bir fanatik daha...




Fanatiklik veya fanatizm bir durum veya görüş için gereğinden fazla destek çıkmak, gerekli görüldüğünde, o görüş veya durum için aşırı tepki vermektir. Bu duyguyu yaşayan insanlara fanatik  adlı verilmektedir. Fanatiklik, çoğu zaman olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Aşırı fanatik insanlar, çevresindeki doğru değerleri görmemekte, bunun yerine sadece kendi bildiği şekilde hareket etmektedir. Kimi kesimlerce hoş karşılanmayan fanatiklik, buna karşılık çoğu zaman da desteklenmektedir. Türkiye'de fanatiklik; daha yoğun olarak spor ve siyaset alanında gözlemlenmektedir
http://tr.wikipedia.org/wiki/Fanatik

fanatik, hem fikrini, hem de konuyu degistirmeyen kisidir.

http://www.eksisozluk.com/fanatik

Ve geçtiğimiz hafta oğlumu yeni yapılan İstanbul Ataşehir'deki İstanbul Arena'da Fenerbahçe - Beşiktaş basket maçına götürdük. Stad yeni ve düzgün, herkes gibi küçük çocuklu aileler için çok güzel bir hafta sonu programı... Hem de biletix'ten 25 TL + bilet almak mümkün..
Park yeri ve altyapı tabiki de bir sorun , her İstanbul mekanı gibi , buraya giriş çıkış icin yedi dereden su getirmeniz şart, yakın alışveriş merkezinde (Palludium) olur da yer bulabilirseniz, oradan yürüyüp gelmek iyi bir seçim olabilir. Biz balıkçıkların arka sokaklarında bir yere arabamızı bıraktık.
Maçı Fenerbahçe tarafından izledik , mecburen :) çünkü Tunç'tan dolayı evimizde bu konuda demokrasi söz konusu değil , ben de uyumlu bir insan olarak mücadele etmiyorum . Yukarıda yazan tanımlar bana hiç uymuyor , fanatik değilim.
Alp ise , bütün gün yolda ona gülümseyen herkese 'maça gidiyorum , fenerbahçeyi tutuyorum' dedi. Maçta ise korkmak yerine herkesle beraber bağırıp alkışlamayı tercih etti. 2,5 ta neyse 40ında da aynı oluyor diyebiliriz.
Sanırım ben de bir çok Türk annesi gibi bir fanatik doğurdum . umarım bu sadece spor ile mantık çerçevesinde sınırlı kalır!!
Fenerbahçe maçı kazandı, Ukic ve Oğuz en çok sayı sahipleri oldular . Biz de mutlu bir aile olarak evimize döndük.
Ses konusunda biraz sıkıntımız oldu , 2,5 yaşınsa bir çocukla giderken büyük bir kulaklığınız varsa yanınıza almak da fayda var.
Biz daha önce ses desibelini düşüren bir kulaklık edinmiştik. Bunu özellikle son çeyrek de Alp kendi kullanmak istedi çünkü farketmeden maçlarda sesimizi ciddi yükseltiyoruz :):)