29 Ocak 2012 Pazar

Dikkat Yayındayız


Tam 31 yasındayım . Hergun saat 7 -8 arası eve giriyorum. Yemek , Alp ile oyun ,kısa bir duş , ve sonra Alp’i uyutma seansı derken en yakın  bos zamanım saat 11 civarında baslıyor. O zamanı da cogunlukla Tunc ile konusarak , haftada bir kez ise muhtemelen çalışarak geciriyorum.
Azimli biri oldugum için spor yapmak icin haftada 2 kez sabah 7 de spora gidiyorum !
Önceki hayatımdan önemli bir parçayı çıkardım , yani luks haline getirdim. Kitap okumak ..  (Tekrar tekrar okudugum kırmızı baslıklı kız , Alibaba ve kır haramiler dışında!)
Bu haftasonu  Londra’daki arkadaslarımı tek başıma ziyaret ediyorum . Hepimiz biryerlerde olduğumuz için senede bir kez bir ülkede bu şekilde hep beraber görüşmeye çalışıyoruz..  Yanlız ucuyorum, şansıma hava cok kotu  ve trafik ne olacagını bilemedigim için 3 degil – 4 saat once yola cıktım ve uzun süre olduğu için  yanıma kitap aldım: Dikkat Yayındayız.
Dikkat Yayındayız Nese Bilginer’in Kitabı. Çok basit ve anaç bir dil ile TRT’de geçen yıllarını anlatıyor, bir yandan da eski 70’li yıllardan itibaren Türkiye’deki değişimlere değinmiş oluyor. Bizim anne babalarımızın o eski ama kibar – saygılı bakış açılarından o zamanki Türkiye’yi görebiliyorsunuz.
Biraz da İzmir var kitapta. Neşe Bilginer ile o zamanlar hiç tanışmamamıza ragmen , annemler ile aynı sokakta gencliklerini geçirmişler. Karşıyaka – Alaybey.
İzmir’i fuarı, Manolya gazinosunu anlatırken sanki anneannemin evinde bir Cuma aksamı yine eski İzmir muhabbetlerine ışınlanıyorum.

Neşe Bilginer – aslında Neşe Teyze.  Tunc’un annesinin üst komşusu.Bir TRT geçmişi olduğunu biliyorum ama çok da dikkat etmiyorum, yani annesinin arkadaşı işte, iyi bir insanJ  Bir gün geldi bize Alp de dahil bir kitap imzaladı.  
Benim ailemde sanatçı- yazarlar vardı diyemem , ama annem ikinci evliliğini yazar – ressam biri ile yapmıştı , üvey demeye dilim varmıyor Ferzan halam da sürekli bize benim adıma imzalı kitaplar verirdi. Size komik gelebilir ama ben çok gurur duyardım J İçlerinden birinde annemin adı yazıyordu hatta. Halen taşınırsam kitaplarımı toplarken Ferzan Gürel’in kitaplarını tek tek kontrol ederim. Alp şu anda çok küçük , ilerde de bunun bir anlamı olur mu bilmiyorum ama yıllar sonra yani 20 hatta 25 yıl sonra yine imzalı kitap alınca hele Alp’e de imzalı olunca çok mutlu oldum .
Tabi komşu teyze kitabı olarak uzun zaman onu rafta beklettim. İtiraf ediyorum, insan bu kadar yakında olunca beklentisini düşük tutuyor.   Ama kitap imzalı ya okumazsam ayıp olur, bugün evden onu alıp cıktım.
Geçtiğim 5 – 6 saatte Dikkat Yayındayız’ı okudum . Son 10 sayfada Thy mendilleri yetersiz kaldığı için tuvalete giderek kitabı bitirebildim.  
Sadece TRT geçmişini değil , o yayınlarda konuk olan insanların hayatlarını , sonra tabi bir sürü de hem ağlatan hem güldüren anıyı arka arkaya yazmış Neşe Bilginer.  Yani Neşe Teyze gitti , bildiğiniz eski ve köklü TRT’de onlarca program yayıncısı bir kadın geldi. Kitabı hiç durmadan okudum. 
En çok hoşuma giden , TRT çocuk korosunun Belgrad’a davet edildiği konser yolculuğu. Bu gezide 30 çocuk TRT’ye emanet ediliyor ve otobüs ile Belgrad’a Joy of  Europe Cocuk senliğine gidiyorlar. Tüm ekip çocuklar söz konusu olduğu için iki kat dikkatli. Neyse herşey düzgün gidiyor , ama dönüşte Priştine’de bir Türk ekipten özel bir rica geliyor. Orada hiç Türkçe çocuk şarkısı yokmuş, gelip söylerlerse kaydedip oradaki çocuklara yıllarda bu şarkıları öğretebileceklermiş . Otobüs söförü para almadan Pristine’ ye uğramayı kabul ediyor ve 12 yaşında 30 çocuk gece yarısı Priştine’deki Türk çocuklar için koro şarkıları kaydediyorlar. Kim bilir kimdir onlar ?  
Yayınlarda konuk olan insanların da enteresan hikayeleri var, en begendiğim : Uzeyir Garih ‘in babası , vitrinlere baktırıp sonra gözlerini kapattırıp vitrindekileri birbir saydırırmış onlara.  Zeka çabuk kavramaktır...
TRT her devlet kurumumuz olduğu gibi , aslında bağımsız , kendi profesyonellerini yetiştirmesi gereken bu kurumun da iktidar değişimleri ile nasıl ters yüz olduğunu nasıl bir ileri iki geri gittiğini anlatıyor... TRT bir yayın organı olup bir zamanlar çok geniş kitlelere hitap etmek için tek kanal olduğu için yakın tarihimizde bir hayli hırpalanıyor.. Sonuçta biz bugün TRT’yi pek izlemiyoruz.
Uzun lafın kısası Dikkat Yayındayız güzel bir kitap J Bulamazsanız temin edebilirim! 

11 Ocak 2012 Çarşamba

Senli Benli


Her Çarşamba Muhteşem yuzyıl dizisini izliyorum. Aslında iyi bir Türk dizisi izleyicisi olduğumu söyleyemem ama merak işte izliyorum. Aynı zamada wikipedia’yı da okuyorum , sanırım okul bittikten sonra eğitim sistemimiz dolayısı ile nefret ettiğim tarihe ilgi duymaya başladım.
Eski insanların psikolojileri, sosyal yaşam, birbirlerine bakış açıları ne kadar farklıymış.  Yüzyıllarca geriye gittiğimde en çok dikkatimi çeken çok çok çok daha gizlilik ve  uzaklık hissiyatları oluyor.
Demek ki evrimleşme süreci bu diyorum . Yani artık daha az kıllı ve ya daha az dişli olmamız gibi fiziksel değil  sosyalleşme ve  iletişim anlamında evrim yaşıyoruz.
Çok geriye gittiğimizde insanların birbirlerine selam verişleri göz teması yapmadan gerçekleşiyor, hep bir metre ara ile birbirlerine duruşları , hele bu izlediğim dizide evli insanların birbirine eğilmeleri şimdi ne kadar komik . Ama o zaman normaldi , hatta belki daha da uç noktalar da bir iletişimsizlik söz konusuydu ama o kadarı bize birşey ifade etmez diye bahsi geçmiyordur.
Çok da uzak bir zaman değil aslında 1940- 50 doğumlu bir çok kişinin anne babasına siz diye hitap ettiğinin farkında mısınız? Şimdiki çocuklar için siz sadece senin çoğul hali J İyi kötü değil realite bu..
İlk işe girdiğimde, sene 2003, insanlar birbirlerine siz veya Bey / Hanım diye hitap ediyordu .. Bugün bir iki kemikleşmiş ilişki dışında (30 senedir çalışan ilk işe girdiğinizde XXX bey diye tanıtılan kişiye de gidip nabersin denmiyor!) hepimiz yaş -statu farketmeden birbirimize sen diye hitap edebiliyoruz.
Ve sürekli yepyeni icatlar çıkarıp birbirimize daha şeffaflaşıyoruz. Bu doğamızda var.. Daha çok yapış yapış olmak istiyoruz, bunun için interneti , sosyal medyayı icat edebiliyoruz. İnsan beyni bu yönüyle beni çok şaşırtıyor.
Peki sonra ne olacak ???  hiç bir tahminim yok . Düşünmüyorum da , sanırım ben bir noktada duracağım bana fazla gelecek J
Tüm bunların yanında da bir türlü evrimleşemeyen bir yanımız var. Bitmeyen birbirini öldürme iç güdüsü. Tüm bu toplumlaşmanın yanında kontrol edemediğimiz ve bitiremediğimiz savaşlar.. İşin kötü tarafı beyinlerin o tarafta icatları da bir türlü bitmiyor.  Bir gün biri çıkıp yeter artık diyebilecek mi ? yine tahminim yok. Yarım kaldı ama işte eskiden KAPI çalınırdı , artık dalıp girmek daha rahat J
Anlayacağınız biri içeri daldı !

5 Ocak 2012 Perşembe

40 yaş doğumgünü alternatifleri

Sonunda Tunc 40 yaşına bastı!  Son 1 ayımı ona güzel ve anlamlı birşeyler hazırlamakla geçirdim. En uzun zamanımı ne yapabilirim diye düşündüm .  Unutamayacağı demiyelim de çok iddiali olur ama gulumseyerek hatırlayacağı birşeyler olsun istedim.
Öncelikle internet araştırmamdaki en komik ve unutulmaz hediyeyi paylaşmak istiyorum .:) Bu beni aşar!
Neyse ben de kendime göre daha az iddialı bir paket hazırladım diyebiliriz . Kendim çok zaman harcadım , belki size bir faydası olur:  
40 Yaş Takvimi :
En sevdiğim bu oldu . Tamamen tesadüf eseri (meslekçemde buna WOM desem doğru olacak) Grupanya da Lukapu designer ile tanıştım . Bu takvim , albüm vs yapılabilecek bir prgram . Desktopunuza yüklüyorsunuz. Basit yönlendirmeler ile size projenizi yaptırıyor. Ben bir 40 yaş takvimi yaptım ve en sevdiğimiz resimlerde aylara ve günlere göre farklı hikayeler koydum . 2-3 gün içerisinde takvimim elime geldi.
40 Resimli poster :
40 resim seçtim. Bu resimlerle ne yapabiliriz diye gönderdiğim bir arkadaşım , kendisi tasarımcıdırJ Bir Post it poster yaptı ve 40 resmi numaralar ile irili ufaklı koydu ! Sonra onu bastırıp büyük bir poster yaptık ! 

Movie Maker ile film:
En son olarak bir film yaptım J Bunu bir kaç kez moviemakerda denemiştim. Keyifli de oluyor!
Video, müzik resim arka arkaya ekleyebiliyorsunuz , aralara video geçişleri çeşitli yazılar eklenebiliyor. Ben önce Tunc un bir kac ailesel küçüklük anısını aldım arkadasından bir iki gençlik videosu , üzerine de yakın arkadaşlarından bir sürü esprili kutlama mesajı geldi arka arkaya koyduk .
Partide de hep beraber hepsini izledik. Tunc’u ağlatamadım ama hepimiz bayağı duygulandık . Eh yaşlanıyoruz !!!
Movie makerda her tip video dosyasını açamıyorsanız internette ‘prism video converter’ yüklemeniz yeterli . Her tip dosyayı .wmv uzantisina çevirebiliyorsunuz ve kullanımı mümkün oluyor
Vee . .. 40 cupcakeli pasta:
Pasta için Savoy 1 numaralı önerim!!!  Pastamın resmini gerine gerine de koyacağım. Başta amatörce Eti Topkekle yapacağım pastayı sonunda Savoy bana yaptı! 40 Kek , hepsinin üzerinde numaralar var!
Tahmin edin gecenin sonunda hangi numaralar kaldı ? Tunc 40 ‘ı yediği için 39-38-37-36 !!!

Peki hediyem mi neydi ? O biraz gizli , ama oğlu ile yapabileceği bir hobi aldım ona çünkü bence hayat çok kısa ve hobiler onu çok güzelleştiriyor.. O yüzden mutlu olduğuna inanıyorum ...