Ucaktan indiğim anda sanki hiç gitmemişim gibi devam ediyorum
Nairobi daha modern bir sehir , bizim yaşadıgımız yerler gibi.
Bir cok yabancıda dahil 40 milyon kadar insan barındırıyor.
Acı olan Aids: Nüfusun % 30 undan çoğunun Aids olduğunun söylenmesi.
Nasıl gidilir ?THY 19:50 de hergun ucağı var. Hatta mil biriktiriyorsanız Afrika'ya bir kişi 20000 mil ile uçmak mümkün. Kenya- Türkiye için vize istemiyor, ama girişte 50 $ bir vergi veriliyor.
Biz 4 arkadaş bir Safari turu aldık. Zaten tek amacımız Safari yapabilmek ve bir miktarda Nairobi'yi anlayabilmekti.
Sabah erken saatlerde (yaklaşık sabah 2-3 gibi) Nairobi'ye indik. Önceden anlaştığımız için Tur rehberimiz (aynı zamanda söförümüz) Amos bizi havalimanında karşıladı.
Kenya' da bir Turk tur şirketi var. Turkenya. Ofisi tam Turk hava yolları karşısında . Internetten bir cok farklı tur sirketi bulabilmek mumkun ama biz Zanzibar yolculugumuzda tanıstıgımız kişiler vasıtası ile Turkenya'yı kullandık , cok da memnun kaldık :)
sehre giriş |
Valize Neler alalım ? Kıyafet olarak hiç birsey ! 2 Tshirt ile safari yapabilirsiniz. Eger esya tasımak istiyorsanız kullanmadıgınız kıyafetlerinizi getirin ve Afrikada bırakın.
Kenya 110 volt kullanıyor. Bir donusturucu bulundurmakta fayda var. Hic bir faydası olmasa da biz bocek sinek ilaçları yanımızda bulundurduk .
Nairobi'den Aberdere' e İlk gun sabah Nairobi'de biraz zaman gecirdik ve ardından Aberdere parkına dogru harekete cıktık . Uzun bir yol oldu , yolda bir kac Souvenior'da , Thompson Selalesinde de durarak ilerledik.
selale |
Ve giderken Ekvatordan gectik .Bize suyun akış deneyini anlatarak gercekten ekvatorda oldugumuzu anlattılar. Çok değişikti :)
ekvator |
Nairobi bizim yasam alanlarımızı andırırken , sehirden cıkar cıkmaz , Afrika ile karşılaştık.
Muazzam bir doga ve basit bir yerleşim ,ve tabi fakirlik .
Yol |
Steril mi diye buraları sorgularken bir yandan da ne kadar anlamsız bir hayat yasadıgımı sorguladım dogrusu . Tüm gezi boyunca aynı seyi dusundum : İnsanlar ve hayvanlar o topraklarda yasam mucadelesi verirken , ben hic birsey yapmıyorum! Her sabah arabama binip 'iş' ime gidiyorum ve 8 saatimi bir bilgisayar ekranında excel uzerinde geciriyorum , bir de yanımda oturmasına ragmen insanlara email atıyorum. Eve ise yorgun geldiğim için Alp'in Tv karşısında sızmasına göz yumuyorum.Bu kadar felsefe yeter , yazımın geri kalanında kuşlardan , aslan ve kaplanlardan bahsedeceğim söz veriyorum
Akşamüstü Aberdere'e ulaştık . saat 4 buçukta Ark Lodge'a girdik . Yolda fille, bufalo, impala il karşılaşmıştık bile.
Tam bir jeep ile değil, daha çok 1970 hippi minibüslerine benzeyen 7 kişilik bir araba ile yolculuk yaptık . Amos saolsun , tüm yol boyunca geçtiğimiz yerleri geyik ve ceylanların türlerini birbir anlattı .
Aberdere, İngiltere kraliyet ailesinin favori yerlerinden , burada sıkca tatile geliyorlar. Ark Lodge ve Treetop isimli iki otel var . Treetop buyuk bir agacın uzerinde yeralıyor. Biraz daha parkın dışında , bizim kaldıgımız Ark Lodge ise , Nuh'un gemisi şeklinde ve parkın tam ortasında yeralıyor. Önunde hayvanların rahat hareket edebileceği geniş bir alan ve büyükçe bir su birkintisi var
Ark Lodge Balkon |
Otel saat 6 da kapılarını ertesi gün sabah 7 ye kadar kapatıyor. Odalarda balkon yok . Cam açılmasını da uygun karşılamıyorlar. Ön tarafta 2 katlı büyük balkonlar var. Buradan dışarı çıkıpğ hayvanları onları da rahatsız etmeden izlemek mümkün.
Hayvanları beslemek diye birsey yok . Afrika bilinçli halkı vahşi doğanın dengesini bozmamamiz gerektiğini savunuyor. Doğrusu bunu takdir ettim.
Bir rivayete göre hava kirliliğini önlemek üzere dısarıda sigara içmek bile yasak !
Dönelim Aberdele'e . Aksam yemeğinden sonra yaklaşık 10 kişi kadar üst balkonda filleri , bufaloları izledik , uzaktan bir sırtlan geçti , bir sürü fotograf çektik. Büyülendik diyebilirim..
gece Ark Lodge manzara |
Tabi açık havadan dolayı erkenden uykumuz geldi . Ama otel bu konuda da bir küçük ayarlama yapmıs, eger uyursanız özel bir uyandırma servisi var :1 kere zil calarsa fil , 2 kere calarsa bufalo , 3 kere çalarsa leopar var demek!
Sabah ise muhtesem canlı bir muzik ile uyanıyorsunuz.
Yemek- içmek:
Afrika bir meyve cenneti , biraz Turk yemek stilinden cıkıp oraya uyum saglarsanız son derece mutlu edici lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Kenya tertemiz biz rahat rahat kahvemizi çayımızı içtik . İkram edilen kola , bira , su zaten hep kapalı olarak sunuldu. Buz konusunda onlar da hassastı . Yani içkimize buz atamadık.
Afrika'da otellerde yemek içmek turistlere uygun hale getirilmiş , bana tek farklı gelen beyaz yumurtaları oldu . Bu ince bir ayrıntı ...
Bir de Tree Tomato denilen bir domatesleri vardı , ve muhteşemdi .
Aberdere'den Masai Mara'ya ..
İlk kez Kenya'daysanız bu yolu araba ile gitmek keyifli , yolda bir cok mahalleden geciliyor, biz yagıstan dolaıo gidemedik ,ama Dunya'nın en önemli cicek tarlalarını barındıran muhtesem Naivasha gölü de yol uzerinde. Yani flamingo göremedik :(
Yaklaşık 8- 9 saat sonunda Masai Mara'ya vardık.
Masai Mara Masai kabilesinin yaşadığı en çok hayvanı barındıran doğal park. Park demek bence komik ama neyse. Büyük göçün olduğu Mara Nehri burada. Aynı zamanda Kenya'nın Tanzanya'ya sınırı olan yer. Serengeti'nin hemen kuzeyinde kalıyor.
sınır |
Burada bir cok otel var. Biz Sarova Lodge'ta kaldık . Odamız büyük bir çadırdı. İçerisi son derece güzel bir otel odası , dışı bildiğiniz çadır:)
Çadırların hepsi (yaklaşık 10 kadar) çim bir alan ile resepsiyon , bar ve restoranın bulunduğu ana binaya bağlanıyor. Yaz aylarında burası adeta mini bir tatil köyü: Küçük çocuklar için mini golf ve Havuz bile var.
Farklı olan ise 3-4 adet dikdik'in de otelde misafir olması , aynı Aberdere'de oldugu gibi doğadan kopmadan otelin de keyfini cıkardık.
3. gunumuzde butun bir gun safari yaptık .Yüzlerce renkli kuş, babun, maymun , bufalo, ceylan, geyik, zurafa, çita, zebra,yaban domuzu,aslan görme ve fotograflama şansımız oldu. Bir Aslanın saatlerce sabah avladıgı bir bufalo'yu yemesini bile izledik. Bir zaman tuneline girdik sanki , kelimelerle o anları anlatmakta zorlanıyorum : Tek kelime ile olaganustuydu
Ogle yemegimizi acık bir alanda velvet maymunlar ile yedik. Mara nehrinde zavallı ceylancıklar Mara nehrini gecmek isterken hipo'ları rahatsız etmiş bulundular! Hipoların ne kadar kızgın hayvanlar oldugunu gördük!
Ertesi gün de saatlerce Leopar aradık , ama cok uzaktan görebildik. Leoparı ararken avlarını aslanlardan kacırırken astıkları agaçları , et yiyen kusları kesfettik.
Hic görmedigimiz kocaman baykusları gördük.
Kişisel yorumum : Aslan ormanın en karizmatik hayvanı :)
Masai Köyü
Son gün game drive'dan sonra bir Masai köyüne gittik. Ben bu kısma cok soguk davrandım. 1-bunun cok turistik oldugunu dusundum. 2- o evleri görmeye dayanamayacagımı ..
Nitekim ikinci oldu , Masailer etrafımızda dansederken gözlerimden gelen yasları caktırmamaya calıştım . Amos ile bu konuyu konustuk. Bize normal olan seylerin normal olduguna inanmak hayattaki en buyuk ve kolay hatamız . Kendimizce yardım edebiliriz, ama yargılamak yanlış ..
Masai köyünde erkekler av, ve farklı işlerle ilgileniyordu. Bir büyük şef var . Bu şef bir kaç köyden sorumlu. turist olarak köyü ziyaret ettiğinizde kişi bası 20 $ para veriyorsunuz. Sef toplanan paraları alıyor, sonra bu parayı egitim , saglık için kullanmak uzere devlet kurumları ile irtibata geciyor.
Bir Masai evi yaklaşık 15 m2. 2 ana odadan oluşuyor. Bir oda , giriş , buzagı odası , su bidonunun durdugu alan , ikinci oda butun ailenin yattıgı alan . bir ailede bir erkek ve bayandan oluşan ebeveyn ve 7 kadar cocuk barınıyor.
Çocukların hepsi tek bir yatakta (tahta uzerinde) yatıyor.
Köyde en saygın kişiler şef, ebe kadın ve Masai Doktor.
Köy vahşi doğanın ortasında. Masailer köylerini yarı bellerini gecen sazlar ve agac dalları ile cevirmişler. Bu sayede aslanlardan korunuyorlar.
Gerektiginde aslanlar ile birebir karşı karşıya geliyorlar. Böyle bir durumda onemli olan herkesin mızraklarını aynı saniyede aslana batırabilmesi .
Bıcak , mızrak kullanıyorlar. Pek silah bulundurana varsa da biz denk gelmedik.
Masai köyünden çıkınca yine uzun yolumuza koyulduk. Nisan sonu en bol yagıs alan zamanlarından biri olacak , bir hayli yagmurlu bir gundu Saatlerce gittik ve aksamustu Nairobi'ye geri döndük.
Nairobi ve geri dönüşDönüş günümüzde ise Batı tarafındaki alışveriş merkezine gittik. Burada bir çok Hintli kişi ile karşılaştık. Megerse Hintliler bir cok orta olcekli uretim tesisinin sahibiymiş. fakat zaman icinde global sirketler bu işleri satın almıslar.
O yuzden bugunlerde Kenya'da expatlar artışta. Gittiğimiz alışveriş merkezi de onlara evlerini hatırlabilecek kadar moderndi! Yagmus dolayısı ile orada bir restoranda saatlerce takıldık
Burada en önemli notum , eger yardım amaclı yapmak istemiyorsanız alışverişinizi buradan ve ya havalimanından yapmanız dogrudur. Souvenir shoplar cok cok pahalı . Ben acıkcası dogru yere yardım olacagından da kişisel olara suphe ediyorum. bu yuzden de geri dönüşe kadar sabretmenizi öneriyorum.
Sonrasında Amos bizi bir Kareoke bara götürdü. Etrafımızda Afrikalı , İngiliz, Dogu Avrupalı, Hint, rus bir cok ulustan insan vardı sanırım . Cok keyifli gecti . Tusker biraları ustuste ictik :)
Tunc ben Amos Goknil ve İlker |
Uçağa binince tek bir şey düşündüm. Nasıl geri gelebiliriz?Şimdi nereye gidebiliriz? Uganda , Mombassa, Etiyopya ...
İnsan Afrika'yı severse bir kere o gönül bağı hiç bitmezmiş .Amos bunu söyledi , bazıları kopamaz her sene bir yeri bahane edip oraya bir dokunmak istermiş ..
Bu sefer daha medeni bir ülkeye iniyoruz: Kenya . Sanki bir onceki gezimizin devamı gibi
Ucaktan indiğim anda sanki hiç gitmemişim gibi devam ediyorum
Nairobi daha modern bir sehir , bizim yaşadıgımız yerler gibi.
Bir cok yabancıda dahil 40 milyon kadar insan barındırıyor.
Acı olan Aids: Nüfusun % 30 undan çoğunun Aids olduğunun söylenmesi.