28 Şubat 2013 Perşembe

Ben bir 'çalış(K)an anne' miyim ?




Çarşamba günü saat 6:45 te Alp'in 'süütt' sesi ile uyandım . Beraber kalktık , sut yaptık , cizgi film izledik, giyindik ve onu saat 8 de okula bıraktım . Ertesi gün İLK kostum partisi vardı. Spider man olmak istediğini ogrendim. Bu jenerik isteği gerçekleştirmek için öğlen iş yerinin oradaki alışveriş merkezine gidebileceğimi düşündüm ve hemen ajandama not ettim .
Ajandamda tam 4 farklı toplantım da vardı! Sanırım üçüncünün ortasında telefonumda bir alarm belirdi. Alp'e kostum almayı unutma . Sabahki konuşmayı tamamen unutmuştum.
Toplantının aralarında mothercare'in butun mağazalarını aramaya başladım ama kostumler bitmişti, ya da uygun yaş ve oglan cocuk icin yoktu!
Son toplantım taa havalimanı yakınlarındaydı, uzun bir yolu gidip 2,5 saat bir sunumdan sonra aksam saat 7 de Avrupa'dan Anadolu yakasına geçişin kilit oldugu saatte karşı yakada kalmıştım .  Ustelik hala bir kostum alamamıştım.
Deren'e acılı gözlerle baktım sanırım , Cevahir'e gitmeyi önerdi. Evi aradım . Alp evde eğleniyordu. Halen 3 saat surem de var.
Cevahir mothercare'i aradım tabiki orada da kostum kalmamıstı:( neyseki kasiyer bana 'burada kostumculer var mutlaka bir sey bulursunuz', dedi.
Saat 8 de cevahire girdik ve kostumculerde ilk buldugumuz Spider man i aldık . Odemeyi yaptıktan sonra 7-9 yas icin bir sey aldıgımı farkettim. artık aksam Alp'in uzerine dikerim diye dusundum.  oradan cıkıp eve döndüm .
Alp kıyafetini cok sevdi! üstelik çizmelerinin boyu ayarlanabildigi için hic terzicilik oynamaya gerek kalmadı :) Sonra cantasını actım ve 3 kitapcık odev ile karşılaştım . Oturduk ve bir kac aktivite yaptık . Sonra anne seni cok ozledim dedi ve beraber yattık. Gece 1 de atesi cıktı . uyandırıp ilac verdik!
Saat 2 de artık uyumustum sanırım . Butun gun ofiste olmadıgım için ertesi gun 6:30 da kalkıp işe gittim.
Alp'i Tunc okula gönderdi. Aksam saat 6 da uyuklamaya başladıgım için  kosarak eve gittim , kostum partisi supermiş :) ama iki spiderman varmış !!!
Kısacası kosuyorum iş ve Alp ucgenin temel köşeleri ... Bazen soruyorum işte ben bir çalışan anne mi oldum gerçekten!?


(Dipnot: Kostum için Cevahir cok rahat ama bu işin merkezi Kadıkoy ve Taksimmiş!) 

8 Şubat 2013 Cuma

Deniz ve Alp Alpler’de



Alp 3,5 yaşında ,Deniz ise 4 ten biraz büyük. Deniz ve ailesi kısa bir süre Cenevre’de yaşadılar. Gecenlerde bir görüştük,  Cenevre’de bir çok insan simdiden cocuklarını kayak okullarına başlatıyormus diye oylesine başlayan bir konuşma sonunda eh biz de gelelim'e dönüştü.
Aslında yıl başından beri bir arkadaslarımız ile yurtdısında bir yerde Chalet kiralayıp , uygun bir kayak tatili organize etmeye calışıyorduk , ama o gun Deniz ve Alp evde beraber çok güzel oynayınca kafamızda çakmaklar yandı.
Ustelik Deniz azcık fransızcada biliyor, bu yuzden Alp için iyi bir destek olacaktı.
Sonunda ben , Tunc , Burak (Deniz’in babası) Deniz ve Alp ver elini Cenevre sınırından Flaine yolunu tuttuk .
Burak ve Deniz ile ucaklarımız uymadı,onlar millerini kullandılar. Biz Pazar gunu Cenevreye indik. 3 ucagıydı. Orada  önceden internetten ayarladıgımız Europacar ‘dan araba kiraladık. Aslında shuttle hizmeti de vardı ama o 200 € bu 300 € gibi olunca bize araba daha özgür geldi, hem de son gunu kaymak yerine Cenevre’yi gezmek istiyorduk , onun icin tercih ettik.


Havalimanından bir shuttle ile arabamızı aldık. Sirin bir polo , iki boardu one bagladık , ben ve Alp ise arkaya gectik. Tabi cocuk koltugu ve zincirde kiralamak zorunda kaldık. İsvicre’de kurallar cok sıkı , biz de uygun davranmak istedik. Ama Alp yolda cok yoruldu ve araba koltugu yerine kucagımda bayıldı. Uzerine onceden google mapsten ayarlamagımız icin interneti acmamız gerekti ve 50 € ya kiralamadıgımız Gps parasını harcamıs olduk. Kısaca biraz moralimiz bozuldu . Cenevre’den Fransa Alplerinde Flaine bolgesine gece 10 sularında korka korka geldik.
Bizi Burak karşıladı , karşılamasa o karın icinde oteli nasıl bulacaktık bilmiyorum .ama ilk tavsiyemiz su: Gunduz gozuyle ilk gitmekte fayda var, ya da bizim gibi orada olan bir arkadasınız olmalı J
Otelimiz sıcacıktı. Adı MMV. 1960 lardan kalma bir yapı. Tum bu civarın adı Grand Massif.  

Dagların arasında paralel otel binaları ortasında liftlerin indigi ortak pist alanlarından oluşan bir yer. Liftlerin cogunun yanından ve ya altından da buyuk, geniş ve uzun pistler geciyor.
Grand Masif yapılırken bir sanat parcası haline de gelmiş , zaten dag ve agaclar ile o kadar butun halinde ki buraya insan eli degmiş demek garip geliyor. Doga dokusu cok guzel kullanılmıs, aralarda Picasso ve Miro’nun kar konsetine uygun yapıtları var, cok guzel.

Vardıgımızın ertesi sabahı Alp’in kayaklarını kiraladık. Deneyerek ayaklarına uygun setleri verdiler.

Aslında bize ne giyiyorsak onlar da aynen giyiniyor :
Alt ust iclik (bu cok onemli , kendimizde atlayabiliriz, ama 3,5 yasında bir koca bebek usuyebiliyor. )
Kayak pantalonu ve montu – ya da tek parca tulumlar olabilir,
Bir adet polar (cok durdukları icin usuyorlar)
Gozluk , Kask , Kayak corabı (cift corap), eldiven (eller cooook usuyor)
Bogazları kapatacak sekilde bir aranjhman onemli , ben Alp için ekstra bir atkı goturduk, kimisinin beresi zaten uygun oluyor.
Esyalarımızı tamamladıktan ve kaydımızı baslattıktan sonra Deniz ve Alp’i ESF  Rabbit Club’ta Sandra’ya teslim ettik.
Sandra kalan kıyafetlerini giydirdi , bize kask ve ayakkabılara yapıştırmak uzere etiketler verdi.
Buradan sonra biz onlardan ayrıldık ama merak iste , sanki gizli ajanlar gibi etrafta dönüp durduk . Belki biz Turklerde , özellikle de ben de olan bu huy çok kotu , bir turlu cocuguma bir nefes aldırmıyorum gibi oldu , ama merak iste ....
ESF cok profesyonel bir klup , yıllardır bu işi yapıyorlar zaten . Bu yuzden benim merak etmem halt etmiş oldu.(www.esf.net)

Cocukları gunde 2bucuk saat sabah 9-11:30 arası , 2bucuk saat ise ogleden sonra (14-16:30 arası ) olmak uzere toplam 5 saat kayak pistinde tuttular. Once kayaklarla yurundu durdu. Sonra okullardaki gibi sıraya gecildi, kayaklar takıldı , kayaklı ayaklarla herhalde bir gun yuruduler. Yoruldular, aksamustu  yarım saat kek ve meyve suyu saati yapılıyordu, Alp’in en cok yuzunun guldugu zaman diyebilirim.

Tabi hocalar ingilizce ve ya Fransızca konusuyor, eh diger cocuklar da ya ingiliz , ya Fransız ya da İsvicreli , ama bir sekilde biz bile onlarla anlaşabildik. Alp oyuncak kavgası bile yapabildi , yeterli diyorum J Ayrıca Fransız kızlar da cok cimcimeydi, begendik !!!

Deniz ile beraber olmaları hem oyun hem de motivasyon acısından gayet iyi oldu .
Aslında okul oglen yemek de veriyordu, ama ona para vermeyip all inclusive otelimize cocukları alıp cıktık, gunduz sınırsız kırmızı sarabımızla demlenip ikinci seansa cocukları bırakıp biz de kaymaya devam ettik.
İkinci gun pistte cocuklar için elektrikli bir halı vardı . Sıraya giren cocuklar bu halıdan bir rampayı cıkıp, sonra da kayakları ile asagıya iniyorlardı. Deniz biraz daha buyuk olmasının da etkisi ile (bence iyi de yetenegi var J) burada hızlı adapte olup kaymaya basladı. Alp ise neden korktu bilmiyorum ama burada ilk gun herhalde bir saat anne baba diye agladı. Sonra ben babamı cok ozledim diye bir saat daha agladı, ben perisan oldum ama gidip onu almadık. Sonunda odada Tunc’la onu alıp konustuk. Ben babamı ozlemiştim, beni izlemeye gelicektiniz hani dedi.

Anladık ki bizim oglumuz onu bu zorlu gorevde izlememizi istiyordu. Her oglen ve aksam oldugu gibi koca tabak makarnanın ardından haribo sekerimizi yutup piste indik.

İki tur kaydıktan sonra ESF nin alanına gittik ve butun gun Alp ve Deniz’i izledik , artık rampadan kayıyorlardı. Gözlerime inanamadım.

Aksamları pek bir sey yoktu , cocukları yedirip animasyonlarına takıldık . Fransizlarla eglendik diyebilirim .Genelde yas ortalaması bir hayli yuksekti.  Yemekler ise muhtesem otesiydi , ben Avrupa’da boyle yemek yemedim daha önce (10 senedir bir Hollanda sirketinde calışıyorum!) Ozellikle en cok sevmeyiz bize uymaz dedigimiz fondue konseptli aksamda kac peynirli , jambonlu patates yedik sayamadım. Her yemegin ustune de bir fransız ekolu olarak tatlı yerine peynir yedik J


Bir sonraki gun (3. Gun) Alp ve Deniz ‘in telesieje bindiklerini haber aldık. Ben sok oldum!
Daha uzun bir rampadan hoca yardımı ile kısa kısa kaymaya baslıyorlardı. Bugun hava da guzeldi , artık eglenmeye basladılar.

Son  gun ise ben fotograf cekmek  ve kasabadan biraz alışveris yapmak icin erken bıraktım. Gittigimde tek bir hoca ile 6-7 cocuk kendilerine rampa arıyorlardı.
Baktık olacak gibi degil , Burak ve Tunc’la cocukları aldık, cıktık liftle , birlikte kaydık.
Cok keyifliydiler biz de cok keyifliydik.

Flaine’de hava eksi 7-8 hatta -10 dereceleri buluyordu. Ama havada nerdeyse yok denecek kadar az bir ruzgar oldugu için ne soguk , ne de kar yagısı bizi cok etkilemedi.
Yukseklerdeki  sis bazen sinir bozucu olabiliyordu ,ama pistler o kadar iyi bir kar yapısına sahipti ki cok da rahatsız olmadık acıkcası . Lafın kısası evet iyisi kötüsü vardı , ama keyfimizi bir sey kacıramadı.
Liftler cok iyiydi, hızlı organize , kapalı. Ve kurallar cok netti, bir kac sefer tek bordu karlı insanların biz oldugumuz farkettik. İnsanlar binmeden once temizliyorlardı , bu bir saygı J , acıkcası cok sevdim.

Son gun ben yarım gun kaydım J sonra biraz kesfe cıktım, hemen bir Savoe bolgesi kırmızı sarap aldım.. bir de nerede bu genclik diyorduk. Le White Bar’ı buldum , sonra da cocukları alıp cılgın snowboardcu arkadaslarla happy hour yaptık.
Aksam Alp’İn kayaklarını teslim ettik, artık Alp ve Deniz Piou Piou idi. Madalyalarını ve karnelerini aldık J
Bu sabah ise tekrar yola cıktık , bu sefer otelde ortak alan wifi hizmetinden faydalanarak tum haritaları cep telefonlarımıza yukledik.
Arabamız karlar altında kalmıştı, Tunc saatlerce temizledi, yine de yollardan inerken insanlar bize bakıp selektor yapıyordu. Ustumuzde bir kar parcası ile gidiyorduk.
En son sehre gelince- ki artık o kar parcasının cogu yoktu , bir polis bize bu sekilde karlı araba kullanmanın yasak oldugunu anlattı. İtiraf ediyorum bilmezlendik , o da birsey demedi.

Cenevre’ye geri döndük ve bir saatimiz vardı , kendimizi oranın luks caddelerinden Mont Blanc bolgesinde Rue de Rhone’a attık J Önce cok guzel bir yat limanı ve gol etrafında yuruduk ama cok soguk geldi, ic caddelere girdik.  Off sonunda yaptım : bana bir kalem aldık !!!  O kadar luks ve bir o kadar da normaldi ki , yani sagda Bucherer , solda Monte blanc , sanki Zaraya giriyorsunuz ama icerde bir saat 4000 franktan baslıyor. Ben kendimden korktum Cenevre’de!! 

 Migros Restoranda kiş ve kruvasan atıştırdık ve havalimanına kosa kosa yetiştik. Havalimanı 5 degil 25 dakika suruyormus aksam gelirken farketmemişiz, neyseki Alp ile bizi hic bekletmediler, hızlı bir sekilde ucagımıza bindik ve burdayız , aklımızda cok guzel bir tatil ,  Deniz ve Alp Alpler’e gitti J
Buyuyunce belki hatırlamayacaklar bile , ama bizim için cok onemli bir hatıra oldu.