Alp 3,5 yaşında ,Deniz ise 4 ten biraz büyük. Deniz ve ailesi kısa bir süre Cenevre’de yaşadılar. Gecenlerde bir görüştük, Cenevre’de bir çok insan simdiden cocuklarını kayak okullarına başlatıyormus diye oylesine başlayan bir konuşma sonunda eh biz de gelelim'e dönüştü.
Aslında yıl başından beri bir arkadaslarımız ile yurtdısında
bir yerde Chalet kiralayıp , uygun bir kayak tatili organize etmeye
calışıyorduk , ama o gun Deniz ve Alp evde beraber çok güzel oynayınca
kafamızda çakmaklar yandı.
Ustelik Deniz azcık fransızcada biliyor, bu yuzden Alp için
iyi bir destek olacaktı.
Sonunda ben , Tunc , Burak (Deniz’in babası) Deniz ve Alp
ver elini Cenevre sınırından Flaine yolunu tuttuk .
Burak ve Deniz ile ucaklarımız uymadı,onlar millerini
kullandılar. Biz Pazar gunu Cenevreye indik. 3 ucagıydı. Orada önceden internetten ayarladıgımız Europacar ‘dan
araba kiraladık. Aslında shuttle hizmeti de vardı ama o 200 € bu 300 € gibi
olunca bize araba daha özgür geldi, hem de son gunu kaymak yerine Cenevre’yi
gezmek istiyorduk , onun icin tercih ettik.
Havalimanından bir shuttle ile arabamızı aldık. Sirin bir
polo , iki boardu one bagladık , ben ve Alp ise arkaya gectik. Tabi cocuk
koltugu ve zincirde kiralamak zorunda kaldık. İsvicre’de kurallar cok sıkı ,
biz de uygun davranmak istedik. Ama Alp yolda cok yoruldu ve araba koltugu
yerine kucagımda bayıldı. Uzerine onceden google mapsten ayarlamagımız icin
interneti acmamız gerekti ve 50 € ya kiralamadıgımız Gps parasını harcamıs
olduk. Kısaca biraz moralimiz bozuldu . Cenevre’den Fransa Alplerinde Flaine bolgesine gece 10 sularında korka korka geldik.
Bizi Burak karşıladı , karşılamasa o karın icinde oteli
nasıl bulacaktık bilmiyorum .ama ilk tavsiyemiz su: Gunduz gozuyle ilk gitmekte
fayda var, ya da bizim gibi orada olan bir arkadasınız olmalı J
Otelimiz sıcacıktı. Adı MMV. 1960 lardan kalma bir yapı. Tum
bu civarın adı Grand Massif.
Dagların arasında paralel otel binaları ortasında liftlerin
indigi ortak pist alanlarından oluşan bir yer. Liftlerin cogunun yanından ve ya
altından da buyuk, geniş ve uzun pistler geciyor.
Grand Masif yapılırken bir sanat parcası haline de gelmiş ,
zaten dag ve agaclar ile o kadar butun halinde ki buraya insan eli degmiş demek
garip geliyor. Doga dokusu cok guzel kullanılmıs, aralarda Picasso ve Miro’nun
kar konsetine uygun yapıtları var, cok guzel.
Vardıgımızın ertesi sabahı Alp’in kayaklarını kiraladık.
Deneyerek ayaklarına uygun setleri verdiler.
Aslında bize ne giyiyorsak onlar da aynen giyiniyor :
Alt ust iclik (bu cok onemli , kendimizde atlayabiliriz, ama
3,5 yasında bir koca bebek usuyebiliyor. )
Kayak pantalonu ve montu – ya da tek parca tulumlar
olabilir,
Bir adet polar (cok durdukları icin usuyorlar)
Gozluk , Kask , Kayak corabı (cift corap), eldiven (eller
cooook usuyor)
Bogazları kapatacak sekilde bir aranjhman onemli , ben Alp
için ekstra bir atkı goturduk, kimisinin beresi zaten uygun oluyor.
Esyalarımızı tamamladıktan ve kaydımızı baslattıktan sonra Deniz
ve Alp’i ESF Rabbit Club’ta Sandra’ya
teslim ettik.
Sandra kalan kıyafetlerini giydirdi , bize kask ve
ayakkabılara yapıştırmak uzere etiketler verdi.
Buradan sonra biz onlardan ayrıldık ama merak iste , sanki
gizli ajanlar gibi etrafta dönüp durduk . Belki biz Turklerde , özellikle de
ben de olan bu huy çok kotu , bir turlu cocuguma bir nefes aldırmıyorum gibi
oldu , ama merak iste ....
ESF cok profesyonel bir klup , yıllardır bu işi yapıyorlar
zaten . Bu yuzden benim merak etmem halt etmiş oldu.(www.esf.net)
Cocukları gunde 2bucuk saat sabah 9-11:30 arası , 2bucuk
saat ise ogleden sonra (14-16:30 arası ) olmak uzere toplam 5 saat kayak
pistinde tuttular. Once kayaklarla yurundu durdu. Sonra okullardaki gibi sıraya
gecildi, kayaklar takıldı , kayaklı ayaklarla herhalde bir gun yuruduler. Yoruldular,
aksamustu yarım saat kek ve meyve suyu
saati yapılıyordu, Alp’in en cok yuzunun guldugu zaman diyebilirim.
Tabi hocalar ingilizce ve ya Fransızca konusuyor, eh diger
cocuklar da ya ingiliz , ya Fransız ya da İsvicreli , ama bir sekilde biz bile
onlarla anlaşabildik. Alp oyuncak kavgası bile yapabildi , yeterli diyorum J Ayrıca Fransız kızlar
da cok cimcimeydi, begendik !!!
Deniz ile beraber olmaları hem oyun hem de motivasyon
acısından gayet iyi oldu .
Aslında okul oglen yemek de veriyordu, ama ona para vermeyip
all inclusive otelimize cocukları alıp cıktık, gunduz sınırsız kırmızı
sarabımızla demlenip ikinci seansa cocukları bırakıp biz de kaymaya devam
ettik.
İkinci gun pistte cocuklar için elektrikli bir halı vardı .
Sıraya giren cocuklar bu halıdan bir rampayı cıkıp, sonra da kayakları ile
asagıya iniyorlardı. Deniz biraz daha buyuk olmasının da etkisi ile (bence iyi
de yetenegi var J)
burada hızlı adapte olup kaymaya basladı. Alp ise neden korktu bilmiyorum ama
burada ilk gun herhalde bir saat anne baba diye agladı. Sonra ben babamı cok
ozledim diye bir saat daha agladı, ben perisan oldum ama gidip onu almadık.
Sonunda odada Tunc’la onu alıp konustuk. Ben babamı ozlemiştim, beni izlemeye
gelicektiniz hani dedi.
Anladık ki bizim oglumuz onu bu zorlu gorevde izlememizi
istiyordu. Her oglen ve aksam oldugu gibi koca tabak makarnanın ardından haribo
sekerimizi yutup piste indik.
İki tur kaydıktan sonra ESF nin alanına gittik ve butun gun
Alp ve Deniz’i izledik , artık rampadan kayıyorlardı. Gözlerime inanamadım.
Aksamları pek bir sey yoktu , cocukları yedirip
animasyonlarına takıldık . Fransizlarla eglendik diyebilirim .Genelde yas
ortalaması bir hayli yuksekti. Yemekler ise
muhtesem otesiydi , ben Avrupa’da boyle yemek yemedim daha önce (10 senedir bir
Hollanda sirketinde calışıyorum!) Ozellikle en cok sevmeyiz bize uymaz
dedigimiz fondue konseptli aksamda kac peynirli , jambonlu patates yedik
sayamadım. Her yemegin ustune de bir fransız ekolu olarak tatlı yerine peynir
yedik J
Bir sonraki gun (3. Gun) Alp ve Deniz ‘in telesieje
bindiklerini haber aldık. Ben sok oldum!
Daha uzun bir rampadan hoca yardımı ile kısa kısa kaymaya
baslıyorlardı. Bugun hava da guzeldi , artık eglenmeye basladılar.
Son gun ise ben
fotograf cekmek ve kasabadan biraz
alışveris yapmak icin erken bıraktım. Gittigimde tek bir hoca ile 6-7 cocuk
kendilerine rampa arıyorlardı.
Baktık olacak gibi degil , Burak ve Tunc’la cocukları aldık,
cıktık liftle , birlikte kaydık.
Cok keyifliydiler biz de cok keyifliydik.
Flaine’de hava eksi 7-8 hatta -10 dereceleri buluyordu. Ama havada
nerdeyse yok denecek kadar az bir ruzgar oldugu için ne soguk , ne de kar
yagısı bizi cok etkilemedi.
Yukseklerdeki sis
bazen sinir bozucu olabiliyordu ,ama pistler o kadar iyi bir kar yapısına
sahipti ki cok da rahatsız olmadık acıkcası . Lafın kısası evet iyisi kötüsü
vardı , ama keyfimizi bir sey kacıramadı.
Liftler cok iyiydi, hızlı organize , kapalı. Ve kurallar cok
netti, bir kac sefer tek bordu karlı insanların biz oldugumuz farkettik. İnsanlar
binmeden once temizliyorlardı , bu bir saygı J
, acıkcası cok sevdim.
Son gun ben yarım gun kaydım J
sonra biraz kesfe cıktım, hemen bir Savoe bolgesi kırmızı sarap aldım.. bir de
nerede bu genclik diyorduk. Le White Bar’ı buldum , sonra da cocukları alıp
cılgın snowboardcu arkadaslarla happy hour yaptık.
Aksam Alp’İn kayaklarını teslim ettik, artık Alp ve Deniz
Piou Piou idi. Madalyalarını ve karnelerini aldık J
Bu sabah ise tekrar yola cıktık , bu sefer otelde ortak alan
wifi hizmetinden faydalanarak tum haritaları cep telefonlarımıza yukledik.
Arabamız karlar altında kalmıştı, Tunc saatlerce temizledi,
yine de yollardan inerken insanlar bize bakıp selektor yapıyordu. Ustumuzde bir
kar parcası ile gidiyorduk.
En son sehre gelince- ki artık o kar parcasının cogu yoktu ,
bir polis bize bu sekilde karlı araba kullanmanın yasak oldugunu anlattı.
İtiraf ediyorum bilmezlendik , o da birsey demedi.
Cenevre’ye geri döndük ve bir saatimiz vardı , kendimizi
oranın luks caddelerinden Mont Blanc bolgesinde Rue de Rhone’a attık J Önce cok guzel bir yat
limanı ve gol etrafında yuruduk ama cok soguk geldi, ic caddelere girdik. Off sonunda yaptım : bana bir kalem aldık
!!! O kadar luks ve bir o kadar da
normaldi ki , yani sagda Bucherer , solda Monte blanc , sanki Zaraya
giriyorsunuz ama icerde bir saat 4000 franktan baslıyor. Ben kendimden korktum
Cenevre’de!!
Migros Restoranda kiş ve
kruvasan atıştırdık ve havalimanına kosa kosa yetiştik. Havalimanı 5 degil 25
dakika suruyormus aksam gelirken farketmemişiz, neyseki Alp ile bizi hic
bekletmediler, hızlı bir sekilde ucagımıza bindik ve burdayız , aklımızda cok
guzel bir tatil , Deniz ve Alp Alpler’e
gitti J
Buyuyunce belki hatırlamayacaklar bile , ama bizim için cok
onemli bir hatıra oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder