16 Haziran 2012 Cumartesi

Amsterdam


Şu anda 10.000 ft  yukarıda beyaz bulutların arasından yere bakmaya çalışıyorum. Bir uçakta gidiyorum , kısacık bir yolculuk . Amsterdam’da toplam 24 saat ancak kalacağım heralde. Bu bir türlü ısınamadığım (gerçek ve manevi anlamda) sehirde en yakın 2 arkadasım ile 2 aksam gecirecegim en azından! Yarında aksam kaçarak ülkemiz yaz havasına geri döneceğim. Kendi yaşadığım yere bayıldığımdan değil ama sevmiyorum işte soğuk tavırlı Avrupa havasını . Bir kıtanın havası neyse insanları ruhu da öyle oluyor.

Yine de gezi tavsiyeleri yapmaktan vazgeçemeyeceğim J Defalarca Amsterdam’a gitmiş  olarak bazı  ipuçlarım olacak !
1-      Benim  Avrupa ile aram açık. Uzun süredir vize isteyen ülkelere gitmediğim için rahattım, şimdi girişte rahatsız olacağım. Eğer Hollanda –Türkiye hukumetleri arasında ile bir gerginlik varsa , sacma sapan sorular olacak neden geldin , kac gun kalacaksın, nerede kalacaksın , nerede calışıyorsun, kim seni cagırdı , telefonu ne ?  Bazen de dönüş ucak biletimi basarım bir sarılıp opmedigi kalır gumruk memurunun!  Eğer kötü davranırlarsa yine Brezilya , Arjantin , Sili, Uruguay ve Afrika gezilerimi hatırlayıp dudak bukecegim , ve sanki onlar bayılmış gibi bayılmıyorum size diye soyleyivereceğim. Uzun lafın kısası Vizenizi Hollanda’dan alın ya da buradan vizeniz olacagı yere tren ile gideceginizi bildirin.  Unutmayın vize memurları da görevli sonucta! (Yani sakin olun; isteyince bir dutch  minnicik bir sinek olup midenizi bulandırabilir)

2-      Hollanda’da her yere tren  ve ya tramway ile gidin. Tren için hemen valizleri alınan yerde kredi kartı ile bilet alımı yapılabilir. Her yerde kiosklar var. Cok basit ikinci klas alınan bir bilet : One way - retun – daily opsiyonları ile hayatınızı kolaylaştırır. Çok kontrol oldugu için asla biletsiz trene binmemek gerekir!

3-      Taksiye binerseniz de Turkce konusmayı deneyin. Hollanda da neredeyse her hub’da bir Turk donercisi var ve taksilerin %90 ı Turk J .Kalan %10 da Turk ile evli , ve ya arkadastır , cat pat Turkce bilir!
4-       Turistik yapılacak 3 hareket var. Kanal Turu, Red light caddesinde cıplak bayan sergisi(!) ve coffee shoplar (ve ya iddiayı arttırınca magic mushroom)  . Zaten sırf bu yuzden Amsterdam tatili 4 gunun uzerinde daima sıkıcı olur. Bu 3 aktivite birbirine karışık 3 gün icinde fazlası ile yapılabilir J

5-      Favori mekanım Keizergracht caddesindeki mini kafeler .. Sabah Kahvaltısı icin Bagels and Beans, aksam yemegi için bir aksam mutlaka Los Pilanos  ve  bir gece de Jimmy Woo!  Yanlız Hollanda’da aç olmamak gerekli , yani acıkmadan yemeğe gitmek sart , saatlerce bekleyebilirsiniz , bir şikayette bulunursanız iki laf carpıp ağzınıza tıkarlar. Kesinlikle kendi rutları vardır. Aciliyet Hollanda sınırlarında yoktur, Plan , do check act prensibi günlük hayatta çalışır.
6-      En guzel zaman olarak Mayıs ortası demem gerekir. Hollanda’da Mayıs ikinci haftası son 5 senedir aniden yaz sıcagına bastırır. Kanalda mini bir bot kiralanıp kendi kendinize mini bir parti yapabilirsiniz! Biz bir bekarlıga vedamızı bu sekilde yapmıştık.  Cok eglenceli olmuştu.

7-      Hollanda’da biraz genc hissederseniz hostelde kalmakta hic bir sakınca yok ! Ben o kadar genc degilim .Hotel Albus’u tercih ederim. Ya da Golden Tulip Inn. Leidzeplein’ e yakın . Zaten her yer birbirine yakın . Hele bisiklet kiralarsanız birden sehrin küçüldüğünü hissedersiniz.  (Sürekli bu aşağılamayı yapmadan duramıyorum!)  Güzel parklar var , Vondel park en meshur olanı diyebilirim. Hava güzelse gidip güneşlenilebilir , ama tabi İsvicre’den geliyorsanız! Yani Türkiye’den hangi cılgın guneslenmeye Amsterdam’a giderki?

8-      Amsterdam’la ilgili sevdiğim şeyler de var. Haagen Daas Dondurmacısı , beni cok sarhosken bile anlamaya çalışmışlardı ‘ya limonlu dondurma dedim’ diye sanırım 10 kez soyledikten sonra adamcağız bana ‘ you mean Lemon ? ’ demişti. İkincisi ise aksam bisiklet kullanırken insanların üzerlerine taktıkları ışıklar , itiraf edeyim şehirde bisiklet güzel bir olay!
9-      Çok muze var: Rembrant , Van Gogh , Picasso. Yani ne kadarını isterseniz .  Madam Tousse müzesi berbattı ama yine de cok merak edenler bir saatlerini rezil edebilirler J  Torture ve  sex muzesi de var. Bunları ben tavsiye etmem , çok gereksiz zaman ama her malın alıcısı var yazmadan geçmeyelim J

10-   Red lighti da sevemedim , belki Tunc ile gezdiğimizden ! Hahaha , yok sanırım ne kadar eski ve köklü olsa da fuhuş mantığı hosuma gitmiyor , o kadar medeni değilim.
11-   Ve son olarakHollanda’dan alabilecekleriniz : Karamel kurabiyeler, goat cheese(sayısız çeşidi var bence hepsi güzel) , Albert hein’dan ucuz kahve filtresi kagıdı! , lale tohumu  ve gitmeden havalimanında hep bir kere daha  dondurma yerim J

Bu kadar uzun yazınca yine de güzel zaman geçirdiğimi farkettim! Bir kere bir arkadaşım ya bu şehir böyle kalsa , havasını değiştirsek nasıl olur demişti , ben biraz da insanların arroganlığını değiştirsek diyorum aslında olur bu iş .
Kısacası gitmek görmek gerek sanırım !!!! J

Son not: Cok gidenler bu yazıyı okursa aaa Supper Club yok diyebilir desinler , bir sebebim var, sevmiyorum işte !!! J

1 yorum:

  1. merhaba ,
    gezme stiliniz yüzünden olsa gerek bir şehirkolik olarak blogunuza üye oldum ... Sevgiler ...

    YanıtlaSil